Geçen hafta Mersin’e sahip çıkmakta asıl sorumluluğun Mersinlilerde olduğu üzerinde durup, Mersin’in gelişimi için Mersin Büyükşehir Belediyesinin rolüne bu hafta değineceğimi yazmıştım.
Bir kentin gelişiminde belediyeler de önemli rol oynayabilir. Özellikle büyükşehir belediyelerinin kaynak, yetki, personel ve yönetim alanının genişliği göz önüne alınınca, bir belediyenin / başkanın bir kentin gelişimine yön verebileceğini söyleyebiliriz. Şüphesiz kentin bütün sorunlarını çözebileceğini iddia etmiyoruz. İşsizlik, raylı sistem, havaalanı gibi yatırımların maliyeti çok yüksek ve bunlar için merkezi hükümetin desteği zorunludur. Ancak bir büyükşehir belediye başkanı kentinin gelişimine çok büyük katkı verebilir. Hele de Mersin gibi potansiyeli büyük bir kentte çok şeyler yapılabilir; hem de merkezi hükümete rağmen.
Kent açısından önemli olan vizyon sahibi bir büyükşehir belediye başkanının olmasıdır. Büyük yatırımlarda merkezi hükümetin bırakın destek olmayı, köstek dahi olsa, vizyon sahibi, kentin sorunlarını ve ihtiyaçlarını doğru analiz etmiş bir büyükşehir belediye başkanı, Mersin’in çehresini değiştirebilir. Büyükşehir belediye başkanı, Mersin’i yönetmeyi düşünürken, önce kendisini bir başbakan gibi görmeli. Mersin sınırları, yetki alanıdır; ilçe belediyeleri ile karşılaştırmalı geliri ve personel sayısı çok yüksek. Kendisini ilçe belediye başkanı görüp, her soruna kendisi koşmaya çalışırsa, bu vizyonu yoktur ve Mersin’i geliştiremez.
Kendini başbakan olarak görebiliyorsa, projelerini hayata geçirecek siyasi-teknik ekip kurabiliyorsa, vizyon sahidir diyebiliriz. Artık büyükşehir belediyeleri bir eyalet büyüklüğündedir. Bu büyüklükteki bir belediyenin / kentin sorunlarını bilse dahi çözümlemek için iyi bir ekip gereklidir. İyi ekip ile kastedilen, alanında uzman kişilerdir. Böyle bir ekibi kuran gerçekten liderdir diyebiliriz.
Mersin’e ilişkin vizyonun diğer önemli bir parçası da, inanılmaz / büyük değil, kenti yaşanabilir hale getirecek projelerdir. Artık günlük yaşantımızda bizleri mutlu edecek projeleri düşünmemiz gerekiyor. Yaşantımıza dokunmayan projeler ne kadar büyük olurlarsa olsunlar, bizi mutlu etmeyecektir. İnsanları hızla bireyselleştiren, yabacılaştıran kent yaşamına karşı, bizleri bir araya getirecek projelere önem vermek gerekiyor. Bir araya gelebildiğimiz sürece, mutlu olabiliriz; sadece alış-veriş yapabildiğimiz değil, içinde dolaşmaktan mutlu olduğumuz kentsel alanlar bizleri mutlu edecektir. Çocuklarımız spor yapacak, kitap okuyacak mekanlar bulduklarında kentdaşlarıyla sosyalleşebilirler / mutlu olabilirler. Mersin’e sahip çıkmak isteyen Mersinlilerin böyle talepleri dile getirmeleri gerekiyor diye düşünüyorum.
Mersin’e sahip çıkmak isteyen Mersinliler, ikinci olarak böyle bir vizyona sahip, bu vizyonu hayata geçirebilecek ekibi kurabilecek bir büyükşehir adayı çıkarsa, parti kimliklerini bir kenara bırakıp oy vermeleri gerekir. Parti aidiyeti ile hareket ederlerse, partilerinin önlerine koydukları adaylara oy verme durumunda kalırlar. Partiler de, adaylarını genel merkezde, lidere sadakat üzerinden adayları belirlediklerinden, Mersin ikinci planda kalmaktadır. Parti sadakati üzerinden oy verdiklerinde ise Mersin’in sorunları, çözülmeyi bırakın, artarak devam edecektir. Bugün olduğu gibi, geçmişten enkaz devraldım edebiyatı, 1-2 alt geçitli kavşak yaparak ne Mersin’in ulaşım sorunları çözülebilir ne de yaşanabilir kent olabilir.
Mersin’e sahip çıkmak isteyen eski ve yeni Mersinliler, Mersin’e sahip çıkma adına 2019 belediye seçimleri yaklaşıyor ve aday adayları sahaya inmiş durumda. Tercihinizin, kendiniz, çocuklarınız ve Mersin için önemli olduğunu unutmayın.
