Beylikdüzü escortdeneme bonusu veren bahis sitelerideneme bonusu veren sitelerkuşadası escortmalatya escorthttps://1baiser.com/escort/parissexemodelizmir escortdeneme bonusuAnadolu Yakası Grup Escort Bayanlaresenyurt escortdoeda.oneankara escortsugar rush oynaescort ankaraOlivia's awesome pussylasirena sharing is caring pornwww xxx pron com
porn list

“Açlık grevleri için bir an önce adım atılmalı”

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Cezaevlerinde süren açlık grevlerine dikkat çekme amacıyla Mersin’de “Tecrit ve Yaşam Hakkı” adlı panel düzenlendi. Panelde açlìk grevlerinde kritik bir aşamaya gelindiği ve bir an önce adım atılması gerektiği kaydedildi.

Mersin Cezaevleri İzleme Platformu ile İnsan Hakları Derneği (İHD) Mersin Şubesi, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in başlattığı ve tüm cezaevlerine yayılan açlık grevlerine dikkat çekmek amacıyla “Tecrit ve Yaşam Hakkı” adlı panel düzenledi.

Mersin Büyükşehir Belediyesi Kongre Sergi Sarayı’nda düzenlenmesi planlanan panel, valilik tarafından yasaklanınca etkinlik İHD Mersin Şube binasında yapıldı. Moderatörlüğünü Hasan Gülbahar’ın yürüttüğü panele, İHD Çukurova Bölge Temsilcisi Avukat Yasemin Dora Şeker, İHD Genel Sekreteri Osman İşçi ve Mersin Tabip Odası Başkanı Mehmet Antmen konuşmacı olarak katılırken, çok sayıda partili ve STK temsilcisi de panelde dinleyici olarak yer aldı.

“OHAL KOŞULLARINA KARŞI BİR ARADA OLMALIYIZ”

Etkinlik öncesi Mersin Valiliği’nin yasak kararına ilişkin kısa bir açıklama yapan İHD Mersin Şube Eşbaşkanı Hakkı Demir, açlık grevlerinin ulaştığı kritik aşamaya dikkat çekerek, “Bizler, insan hakları savunucularıyız, demokratik kitle örgütü üyeleriyiz, sağlıkçılarız, daha güzel yarınlar için mücadele edenleriz. Demokrasiye, barışa ve yarınlara umudu olan herkesi kalıcılaştıran keyfi OHAL koşullarına karşı bir arada olmaya çağırıyoruz” dedi.
Panel, açlık grevindeki tutuklulara dair hazırlanan belgeselin gösterimiyle başladı.

“CEZAEVLERI DAIMA BIZIM HASSASIYET ALANLARIMIZDIR”

Daha sonra söz alan İHD Genel Sekreteri Osman İşçi, “Cezaevleri daima bizim hassasiyet alanlarımızdır. Açlık grevleri de bizim için her daim elzemdir. Çünkü insan, haklarıyla insandır. Daha önceki dönemlerdeki açlık grevlerini de takip ettik. Cezaevlerinde ‘tecrit’ büyük bir sorun. Abdullah Öcalan’ın barış sürecini yürütme konumu itibariyle ona uygulanan tecrit, bu süreci hassas kılıyor. Leyla Güven açlık grevine ilk başladığında insan hakları dernekleri ve hukuk örgütleriyle bir araya geldik, diğer demokratik kitle örgütleriyle birlikte süreci takip ettik” dedi.

“GÖRÜŞMELER BAŞLAMALI”

İşçi, cezaevlerinde açlık grevinde olan tutukluların yaşadığı hak ihlallerine ilişkin de şunları söyledi: “Ne yazık ki tecridi protesto eden mahpuslara da tecrit uygulanıyor. Bu koşulları göz önünde bulundurarak Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ile görüştük. Kendisi Cezaevleri Genel Müdürü ile görüşeceğini söyledi. Açlık grevlerindeki mahpuslar B1 vitamini almaları gerekirken alamıyorlar. 92 cezaevinde 3 bin 100 kişi açlık grevinde. Canımızı en çok acıtan da 8 mahpusun yaşamına son vermesiydi. Siyasi muhataplar, bu ölümlere son verilmesi yönünde çağrı yaptı. Biz ölümleri tasvip etmiyoruz. İktidara da muhataplara da bu ölümlerin son bulması için gereken dikkatlerin alınması konusunda çağrıda bulunduk. İmralı hapishanesiyle görüşmeler derhal başlamalıdır. Çünkü bu haktır. Açlık grevlerinin son bulması için gerekli yol budur” diye konuştu.

“AÇLIK GREVLERİ İNTİHAR DEĞİL”

Mersin Tabip Odası Başkanı Mehmet Antmen de, hekimlerin tutukluların karar verme yeterliliğine saygı duyması gerektiğini söyleyerek, gelinen aşamada tutukluların ağır sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kalacağını ifade etti. Antmen,“Açlık grevlerinde kişi bilincinin kapanma olasılığına karşı bir form hazırlanır ve imzalanır. Hekim açlık grevindeki kişilere, vücudu için doğuracak sonuçları konusunda bilgiler verir. Öte yandan açlık grevlerinde B vitamini, tuz ve karbonat kalıcı hasarları önleme bakımından önemlidir. Bu kapsamda açlık grevindekilere günde en az 1 litre su, 2 çay kaşığı tuz, 5 yemek kaşığı şeker ve B vitamini günde 2 kez verilmelidir. Şu iyi bilinmelidir ki, açlık grevleri bir intihar değildir, bir mesaj verme yöntemidir. Bırakalım ölsünler demek, insan haklarına aykırıdır” ifadelerini kullandı.

“TUTUKLULARA CEZA İÇİNDE CEZA ÇEKTİRİLİYOR”

Son olarak açlık grevi sürecini hukuki boyutuyla ele alan İHD Çukurova Bölge Temsilcisi Avukat Yasemin Dora Şeker de, avukatlık mesleğinde en fazla zorlandıkları alanın açlık grevi süreçleri olduğunu belirtti. Şeker, “Keşke cezaevlerinde bu kadar hak ihlalleri olmasaydı. Mesleğimizi yaparken yaşadığımız travmalar sayısızdır. Cezaevlerinde kalanlar değil, aileler de travmalar yaşamaktadır. Tutukluların hiçbir hakkı neredeyse tanınmıyor. Cezaevlerinde kalanların onurunun korunması, hukuksal açıdan korunması esas alınmıştır. Ulusal ve uluslararası bilgilendirmelerde tutuklular sadece ıslah edilmesi gerekirken, tüm haklarından mahrum bırakılıyor. Ancak cezaevlerinde yaşanan durum ceza içinde ceza çektirme usulüdür. Düşünceleri ve yaşama bakış açıları nedeniyle tutuklulardan öç alırcasına bir yaklaşım içerisine giriliyor. En rahat koşullarda bile insan üzerinde psikolojik baskı kuruluyor” dedi.

“İNANILMAZ TECRİT VAR”

Tutukluların, hak ihlallerine karşı protesto hakkına sahip olduğunu dile getiren Şeker, açlık grevi kararının da içeride yaşadıkları hukuksuzluklardan kaynaklandığını aktardı. Tutukluların artık seslerini duyurmak için açlık grevi gibi ağır bir karar aldığını dile getiren Şeker, sözlerine şöyle devam etti: “Tutukluların başvuracakları bir yöntem kalmadığı için açlık grevleri bir protesto biçimi olarak karşımıza çıkmaktadır. Seslerini duyurmak istiyorlar. Artık bu insanların söylediği şey ‘izole edildik, zannedilmesin ki topluma yaşatılan baskının farkında değiliz’ yönünde. Leyla Güven’in talebi bu baskı imparatorluğunu yıkmaya yöneliktir. Öcalan üzerinde tecridin kalkmasıyla birlikte yeniden çözümün konuşulacağına da inandıklarını söylüyorlar. Mahpusların üzerinde de inanılmaz bir tecrit var. Özellikle Osmaniye Cezaevi’nde, Nusaybin’de sokağa çıkma yasakları zamanında, sokağa çıktıkları için yakalanan tutuklular, 1 yılı aşkın süredir tek kişilik hücrede tutuluyor. Abdulkadir Baybars 1 yıldır hücrede. Akar İlkbal, Halepçeli olup Nusaybin’de getirilmiş omuzundan yaralı ve yarası hale taze… Cezaevi idarelerinin mahpuslara yaklaşımı daha onurluca ve saygı çerçevesinde olmalıdır. Yaşadıkları baskı ve işkence son bulmalıdır.”

Panel yapılan konuşmaların ardından soru cevap şeklinde devam etti.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mersin eskort
avcılar escort antalya escort ataköy escort ataşehir escort avrupa yakası escort bahçelievler escort bahçeşehir escort bakırköy escort beşiktaş escort beylikdüzü escort bodrum escort bursa escort eskişehir escort etiler escort fatih escort gaziantep escort halkalı escort izmir escort izmit escort kadıköy escort kartal escort kayseri escort kocaeli escort konya escort kurtköy escort kuşadası escort maltepe escort mecidiyeköy escort mersin escort pendik escort samsun escort şirinevler escort şişli escort taksim escort ümraniye escort denizli escort diyarbakır escort istanbul escort nişantaşı escort