ADALET  VE BARIŞ…

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

ADALET  VE BARIŞ…

 

Savaşı görmeyen kafalar, barışın değerini kolay kolay anlayamazlar.

 

“Her yer tıklım tıklım ölü

Acı boğacak beni boğacak beni

Otlar yalnızlıktan kupkuru

Ama suçlu ben değilim ben değilim

Katillerle bir olmadım olmayacağım da

Özgür kalacağım işte böyle bir başıma

Ve insanoğluna bundan sonra da

Ne ölüm dokunacak ne dirim.”

 

Milyonlarca insanın yaşamını yitirdiği 1. Cihan harbini bizzat yaşayan Fransız şair Paul Eluard,  savaşın acılarını, acımasızlıklarını ve barışa olan özlemini en içten duygularıyla  tarif eder bu şiirinde.

 

Ve kuşkusuz; Adalet!

Fransız düşünür Pascal’ ın dediği gibi: “Adaletin kuvvetli, kuvvetlerin de adil olması gerekir.”

Hiç kuşku yok ki, en çok ihtiyaç duyduğumuz iki temel ögedir: Adalet ve Barış.

Aynı zamanda birbirini tamamlayan ve besleyen iki önemli kavramdır; Adalet ve Barış.

Biliriz; adaletin olmadığı yerde barış, barışın olmadığı yerde adalet olamayacağını…

Biliriz bilmesine de, yıllardır nedense bu her iki kavramdan nefret eder dururuz.

 

İşte, böylesi toplumsal bir ruh haliyle ülke olarak;  1 Eylül’ de iki ayrı olaya, hem ”Dünya Barış Günü”ne, hem de Adalet çarkının döndüğü yer olan Adliyelerde “Adli Yıl Açılışı”na nefret dolu ve kuşkulu bakışlarla şahitlik edeceğiz.

 

Adalet ve barış gününü, kimilerimiz övgü, kimilerimiz sövgü ile kutlayacaktır!

Barış ve adalet; Kutlarken, bu iki kavram kimilerimize içi boş ve anlamsız, kimilerimize de içi dolu, anlamlı gelecektir.

Barış ve adalet; Kimilerimiz içten samimi bulacağız,  içinde gizli nefret ve öfke besleyen kimilerimizde, pragmatist ve politik hamasi nutuklarla, barışın kıymetli ve ne kadar elzem olduğundan ve adaletten dem vurarak günü kurtaracağız!

Bir elimizde zeytin dalı, bir elimizde beyaz güvercinleri dualarla göklere , adaletle ilgili vicdanlarımızı yerlere salacağız.

Oysaki Adaletin ve barışın olmadığı dünyada yaşamanın zorluklarını çoğumuz yaşıyoruz, görüyoruz.

 

Bunun içindir ki; tahayyül ettiğimiz, barışın ve adaletin sağlandığı bir ülkeyi ve bir dünyayı,  onlarda hayal edip sürdürsünler diye çocuklarımıza: Özgür, Deniz, Mahir, Ulaş, Taylan, Barış; Deniz, Eylem, Öykü, Eylül, Adalet isimlerini takıverdik.

 

Oysa ki,  tüm kıtalarda lokal savaşlar ve çatışmalar alabildiğine tüm şiddetiyle acımasızca sürüyor.

Dünya halklarının adalete ve barışa olan özlemimi halen güncelliğini dün gibi koruyor.

Rakamlara, istatistiklere girmeyeceğim.

Dünyamızın 3/1’ i şu an savaş halinde.

Savaşlardan ve çatışmalardan dolayı medet umup, barışa sırtını dönenler size sesleniyorum.

Barışın anlamını, önemini, özlemini gidin Vietnamlı, Amiraka’ lı analara sorun!

Barışın anlamını, önemini, özlemini gidin Filistinli analara sorun!

Barışın anlamını, önemini, özlemini gidin Bosnalı analara sorun!

Barışın anlamını, önemini, özlemini gidin Arjantinli, Şilili  analara sorun!

Barışın anlamını, önemini, özlemini gidin Bolivyalı analara sorun!

Barışın anlamını, önemini, özlemini gidin Irak’ lı, Şengalli, Suriye’ li,  Rojavalı, Roboskili analara sorun!

Barış anlamını, önemini, özlemini gidin 700. Haftada yerlerde sürüklenen Cumartesi  annelerine ve savaşlarda ve çatışmalarda evladını yitiren Cuma Annelerine  sorun!

Yaşam hakkının kutsallığına sorun ki, bir daha savaşlar olmasın, insanlar ölmesin, doğa talan ve tahrip edilmesin!

Anaların kutsallığı adına sorun ki, bir daha, ne analar,  nede tüm canlıların  anası, toprak ana ağlasın.

Bu nedenle, bende 2 Eylül’ü Türkiye de ve Ortadoğu da , “Ortadoğu Barış Günü” ilan ediyorum.

Yüreğinizden adalet duygusunu ve dilinizden barışı eksik etmeyin, Barışa ve barışımıza emanet olun.

1 Eylül Dünya Barış Günü ve Adli Yıl Açılış Gününüz kutlu olsun.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir