Ahilik vs Üniversite

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Geçen hafta Mersin Üniversitesi’nin kuruluşundan bu yana kente kattığı düzenli etkinliklerin uzunca bir zamandır kesintiye uğradığından söz etmiştim. Üniversitenin web sayfasından takip edersek bu etkinliklerin yerini ahilik, teknoloji transferi, finans gibi konularda yapılan büyük organizasyonlar almaya başlamış görünüyor. Üniversite esnaf, sanayi ve ticaret kesimlerine ucuz yetişmiş işgücü yetiştirme misyonuna ek olarak fikirsel, maddi kaynak geliştirme ve sosyal sermaye sağlama yolunda çalışmalarını artırmış gibi. Bu hizmetlerin karşılığında da bazı hocaların kullanımına açılan yüksek bütçeli proje akışı sağlanıyor.

Finans kapital etkinlikleri ile geleneksel küçük esnafın ahilik teşkilatlarının aynı anda, aynı kişi ve kurumlarca desteklenmesi ilk bakışta çelişkili gibi görünebilir. Bir yanda büyük şirketler, holdingler, bankalar, para piyasaları ile küresel kapitalist sistemin değerleri diğer yanda esnaf, ahilik gibi yerel ve feodal değerler. Akademik biniş üzerine geçirilen ahilik kaftanının çelişkili birliğini de bu denkleme eklemek lazım.

Esnaf ve zanaatkarın dayanışma örgütlenmesi olan ahiliğin Anadolu topraklarının Türkleştirilmesi ve İslamileştirilmesinde katkısı olduğu da iddia ediliyor. Ayrıca zamanın üretim ve ticaret ilişkilerinde dini ve ahlaki bir standardizasyon getirerek rekabet ve kişisel çıkar ilişkilerinin tam tersine dayanışma, cömertlik, doğruluk, dürüstlük, aç gözlü ve hırslı olmama, tevazuu gibi ilkeleri ile öne çıkarılıyor. Bu yüceltilen mistik değerlerin küresel kapitalist ekonomik sistemle uyumu mümkün değil elbette ama ahiliğin işleyiş sistemi olan çırak-kalfa-usta ilişkisinden günümüze kalanlara bakınca çelişkiden çok benzeşen yanlar çarpar gözümüze.

Çeşitli nedenlerle eğitim hayatını sürdüremeyeceği düşünülen küçük çocuklar, meslek öğrenebilmeleri için bir ustanın yanına verilir. Etiyle kemiği ile ustaya emanet edilen çırak işyerinin her türlü getir götür, temizlik işlerini ve ustanın ayak işlerini yürütür. Küçük bir cep harçlığı ya da ayni ödemeler karşılığında sigortasız, güvencesiz çocuk işçiliği anlamına gelir bu. Ustanın işyeri ile evi arasındaki ayrım sınırları net değildir. Ustanın evladı gibi olur çırak ama aynı zamanda onun şımarık öz çocuğu ile arasında aşılmaz bir uçurum olur.  Yetişme sürecinde usta, bir sürü tuzak hazırlayarak çırağının ahlakını test eder. Özellikle ortada bırakılan bir parayı cebine indiren çırak örneğin, hemen tüm ağın dışına itiliverir. Usta hem öğretmen, hem yönetici, hem yargıçtır. Bütün ekonomik ve siyasal yetkiler tek bedende toplanmıştır. Çırak, birkaç ayda öğrenebileceği işin inceliklerini upuzun çalıştığı yıllar boyunca öğrenemez. Meslek sırları yaratılır ve bu sırlar usta üretmekten vazgeçene kadar kalfa ve çırağa tam olarak aktarılmaz. Ezileceksin, günde bir iki tokat yiyeceksin, sabredeceksin, itaat edeceksin. Gün gelip de esnaflığın hilesini, hurdasını iyice öğrenene kadar pişeceksin. Hak arama araçlarının ve sendikanın da olmadığı bu sistemden çırak, kalfa dayanışması beklenemez elbet.

Söz konusu olan nokta kendi iç ilişkilerinde adil olmayan bir sistemin, bütün ekonomik ve toplumsal ilişkileri adil ve dayanışmacı olarak düzenlemesi değil tabii ki. Esnaflığın yeniden güzellenmesinin nedeni, iş hukukuna bağlı bütün o yasal sorumluluklardan kaçabilmenin bir yolunu sunması. Günümüz esnafları aynı zamanda çok büyük şirketlere taşeronluk ya da parça başı üretim sözleşmeleri ile de kolayca bağlanabiliyor. Eski toplumun ahilik örgütlenmesi ile taşeron esnaf arasındaki fark üretim standartlarının kendileri tarafından belirlenmesi yerine küresel şirketler ya da standardizasyon kurumları aracılığı ile saptanması. İki tip üretim biçiminin yeni toplumsal formasyonda birbirinin tamamlayıcısı olarak bir arada var olabilmesi bu sayede mümkün olabiliyor.

Akademide de esnaflaşmış ve tacirleşmiş projecilik döneminde, usta çırak ilişkisi bilgi ve deneyim aktarma, akademisyen yetiştirme gibi ulvi amaçlar için savunulmuyor artık. Akademiye yeni girenler için ezme ve itaat ettirme araçlarının bin bir çeşit biçimi var. Seri bir şekilde standartları belirlenmiş akademik makale ya da bildiri üretiminde kullanılan çırakların özlük hakları, iş güvenceleri ustaların gündemlerine girecek konulardan değildir. Yönetsel konumda ya da üst düzeyde bir akademisyenle ters düşen çıraklar için nasıl da dayanışma gösterir bu ahilik kurumu.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir