Prof. Dr. Ahmet Çamsarı’nın yeniden rektör olarak atanmasını değerlendiren Eğitim Sen Mersin Şube Sekreteri İsmail Usluoğlu, iktidarın, üniversitelerde akademik etik ve ilkeleri ayaklar altına aldığını kaydetti.
Mersin Üniversitesi’nde Rektörlük görevine yeniden atanan Prof. Dr. Ahmet Çamsarı’ya ilişkin Eğitim Sen Mersin Şubesi’nde bir basın açıklaması düzenlendi. Açıklamayı Eğitim Sen Mersin Şube Sekreteri İsmail Usluoğlu yaptı.
Rektör Çamsarı’nın, geçmiş dört yıllık görev süresi içinde, bilimsel ve özerk akademi çalışmalarına destek vermediği, aksine iktidardaki siyasi partinin politikası dışında kalan diğer görüşlere, eleştirel ve farklı düşünceleri savunan personele karşı sendikalarının da sık sık gündeme taşıdığı hukuki yetkilerini aşan bir yönetim tarzı uyguladığını kaydeden Usluoğlu, “Geçmiş dört yılın karnesinde idari personele uygulanan rotasyon ve sürgünler, yükselme olanaklarının engellenmesi, hukuksuz işten çıkarmalar, akademisyenleri hedef gösterme, asılsız suçlamalar üreterek yıldırma, üniversitede korku iklimi oluşturma, güvenlik gerekçesi ile bilimsel toplantıları iptal etme, akademisyenlerin yurt dışı konferanslara katılımını engelleme, bilimsel projeleri yürütülemez hale getirme, akademik jürilere müdahale, istifa ve emekliliğe zorlama, güvenlik soruşturmalarını araştırma görevlilerini güvencesizleştirme amacıyla kullanma, KHK ile yurttaşlık haklarından mahrum bırakma uygulamaları vardır” diye konuştu.
Akademisyenleri tasfiye edilen bazı bölümlerde lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin eğitim ve öğretimi için gerekli olan derslerin ya açılamadığı ya da alan dışından geçici kadrolarla ‘el gördülük’ bir şekilde yürütüldüğünü söyleyen Usluoğlu, “Üniversite bilimsel sempozyum, kongre, konferans çeşitliliği açısından çölleşmiştir. Öğrenciler idari soruşturmalarla sıkı takip altında tutulmuş, üniversite kampusünde bir araya gelmeleri hatta sanatsal faaliyetleri dahi soruşturma konusu edilmiştir. Personel üzerinde uygulanan baskıcı ve yıldırıcı yöntemler ile birlikte yapılan hiçbir çalışma demokratik kamuoyunun katılımına ve denetimine açılmamış, kentteki demokratik kurumların üniversite ile ilişkisi koparılmıştır. Sermayenin ve dini dernek ve vakıfların etkinlikleri için üniversitenin her türlü imkanı seferber edilmiştir. Atanmasının ardından rektörlüğün üniversitenin web sayfasından cami yaptırma derneği için bağışta bulunulmasını istemesinin anayasadaki laiklik ilkesi ile bağının kurulması mümkün değildir. Kaldı ki bu tür dini vakıf ve derneklerin hepsine eşit biçimde davranılmamakta Mersin’de yaşayan halkın, çalışanların ya da öğrencilerin dini kültürel değerlerine karşı eşitlikçi bir yönetim pratiği uygulanmamaktadır” ifadelerini kullandı.
Konuşmasının devamında Usluoğlu, “Nasıl bir üniversite, nasıl bir rektör” istediklerine dair taleplerini sıraladı:
“ Bizler,
• Öğrencisinden çalışanına kurumun içerisinde yer alanların iktidarla kurdukları ilişki açısından ‘özgürlüğü’,
• ‘Öğrenenin’den, ‘öğreten’ine kadar, herkesin bilginin üretiminin ortak özneleri olmaları açısından ‘eşitliği’,
• Bir üretken güç olarak bilgiyi ve bilgi üretimini denetlemeyi değil, onu üreten güçlerin geliştirilmesini ve çeşitlenmesini temel alan,
• Özgürlüğü kendisini oluşturanlar için isteyen bir üniversite istiyoruz.