AVUKATLIK YASASI YASALAŞIRSA EĞER, ORTALIK KEL ALİ’ NİN BAĞINA…

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Fransız oyun yazarı-oyuncu Molierac derki; “Görevimizi yaparken kimseye, ne müvekkile, ne hâkime, hele ne iktidara tabiyiz. Bizim aşağımızda kişilerin varlığı iddiasında değiliz. Fakat hiçbir hiyerarşik üst de tanımıyoruz. En kıdemsizin en kıdemliden veya isim yapmış olandan farkı yoktur. Avukatlar tarih boyu köle kullanmadılar ama hiçbir zaman efendileri de olmadı!”

Yargı çarkının en önemli ayağını oluşturan hukuk emekçisi avukatlara karşı, sistemin niçin bu kadar sert yöneldiğini sanırım Fransız oyun yazarı-oyuncu Molierac’ in yukarıdaki bu çarpıcı sözlerinden anlayabiliriz.

Derhal, böylesi bir yargı anlayışının kırılması, parçalanması gerekiyordu.

Ancak, mevcut demokratik ve hukuki koşullarda, kazın ayağı öyle sanıldığı gibi değildi.

İşleyiş ve temayül gereği demokratik usul ve kaidelere göre, iki ya da üç yılda bir yapılan ve yargının kurucu unsuru olan avukatların örgütlü olduğu barolar ve benzeri diğer meslek örgütlerinin seçimlerine son 10 yılda her türlü anti demokratik müdahaleye rağmen, kendi anlayışlarını yönetimlerde iktidarlaştıramıyorlardı!

Bir türlü, iktidarlaştır-a-mayan iktidarımızın “hukukçu elitleri” bu kez kendi yol ve yöntemlerine göre seçimlere müdahale etmenin yol ve yöntemine girdiler.

Eğer son anda, bir gelişme olmaz ise;  baroların gücünü kıracak, üçe-dörde… hatta beşe bölecek yasal düzenleme, köşe yazımın gazetemde yayınlandığı zaman dilimi içerisinde, çok büyük ihtimalle, mecliste görüşülmeye başlanacak;  jet hızıyla mecliste görüşülüp yasalaşacak; jet hızıyla partili Cumhurbaşkanı tarafından onaylanacak; jet hızıyla resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girecektir.

Yasa tasarısını okumadım.

Basından takip edebildiğim kadarı bilgiye sahibim…

“5000 ve üzeri üyeye sahip illerde birden fazla baro kurulması, barolara üyeliğin zorunluluk kapsamından çıkartılması” gibi;  baroları parçalayacak, gücünü kıracak, zayıflatacak iki tane can alıcı maddeden haberdarım. Tamamı neleri getiriyor, neleri götürüyor, tam bilgi sahibi değilim.

Asıl tehlike, yasa sonrası!

           Bugün için 5000 olarak öngörülen rakam, KHK ile 500’ e, hatta 250’ ye  kadar çekilebilmenin  koşullarına dair bir maddeyi da bu yasanın sonuna ekleyecekler diye düşünüyorum. Yasa kendi içinde ve toplumun büyük bir kesiminde kanıksandıktan sonra da ilk fırsatta bunu de deneyeceklerdir.

           İşte, o zaman şenlik başlar!

Yani, Anadolu’ da ki tabiriyle, ortalık Kel Ali’ nin bağına döner!

Öyküyü biliyorsunuz…

Kel Ali’nin bağı” tabiri Anadolu’nun çoğu yerinde kullanılır.

Kel Ali’nin bağında,  üzümün yanı sıra, dikenlerin, ayrık otların arasında; kavun, karpuz, kabak,  fasulye, patlıcan, vb. gibi ürünler olurmuş.

Birisine “Halin nedir, işler nasıl?” diye sorulduğunda, “Kel Ali’nin bağı gibi” cevabını veririz ya, ikinci bir soruya hiç hacet kalmaz!..

Ortaya çıkan sonucu, Kel Ali’ nin hikayesiyle bir arada düşünürsek eğer…

İkinci soruya hacet kalmadan, şu baro levhaları ile artık karşılaşabiliriz; “Devrimci Avukatlar Barolar Birliği, Sosyal Demokrat Avukatlar Barolar Birliği, Muhafazakâr Avukatlar Barolar Birliği, Ülkücü Avukatlar Barolar Birliği, Sosyalist Avukatlar Barolar Birliği, Çevreci –Yeşiller Avukatlar Barolar Birliği, İslami Avukatlar Barolar Birliği, Milliyetçi Avukatlar Barolar Birliği, Liberal  Avukatlar Barolar Birliği…

Bu durum vekil-müvekkil ilişkisinde yeni bir fotoğrafı ortaya çıkartacak, böylece yargının tamamen siyasallaşması sağlanmış olacaktır.

Son olarak:  evrensel standartlara aykırı, avukat cübbelerine, düğmelenmesi için alta alta, üst üste, beş ilik açılacak diye,  bir madde eklerlerse,  büyük ihtimalle buna da şaşırmayacağız.

Çünkü, ülke insanı, artık olumsuz siyasi-sosyal-ekonomik gelişmelere şaşırmayanların, kanıksayanların ülkesi oldu, vesselam.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir