BABALAR GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN!

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

Goethe derki;  İnsan babasına borçlu olduğu saygıyı, ancak baba olunca duyar.

Ben de Goethe’ nin bu düşüncesine katkı sunayım: İnsan, ancak anne veya baba olunca, anneliğin ve babalığın zorluğunu, kıymetini öğrenir.

Ben şahsen baba olduktan sonra farkına vardım, bu işin kutsiyetini ve kıymet-i harbiyesini.

Babanın da, annenin de ailedeki rolü, yüz öğretmeninkine bedeldir.

Ama her ikisini de bu yaşamdaki rolleri farklıdır.

Bu yüzden, dünyada en zor zanaat, ebeveynliktir.

Biyolojik olarak anne ve baba olma duygusu, doğası gereği,  her canlının kendi yaşam düzeni içerisinde yaşaması gereken bir durumdur kuşkusuz. Biyolojik üreminin, çoğalmanın hukuku böyle işler.

İnsanoğlunun çok büyük emekler sarf etmeden, güle oynaya başarabildiği pratik icraatlarından en önemlisidir belki de.

Lakin, babalık makamı da, en yüce annelik makamı kadar sorumluluğu yüksek olan bir makamdır; makamların makamı!

           Anatole’ nin Babanın faziletleri, çocukların servetidir sözü, bize nasıl baba olunur konusunda az da olsa bize bazı ankara escort ipuçları vermektedir.

Bu nedenle, asıl şimdi zurnanın zırt dediği yere, yani meselinin özüne, zor kısmına, yani zülfiyare dokunarak kendi kendimizi gücendirmenin zamanı geldi çattı bile…

Benden başlayayım…

En iyi baba olma çabama rağmen, şuan  için beni babalık sınavına tabi tutsalar, her halde bu dersten sınıfta kesin çakacağım gün gibi aşikardır. Hani, sözlü mözlü de kurtarmaz beni.

Erich Fromm; Baba, çocuğun öğretmenidir; ona dünyayı açılan yolu gösteren kişidir, der.

Türkçe meali: üst baş almakla, para vermekle, yedirip karnını doyurmakla babalık görevini ifa etmiş sayılmazsınız. Bu yüzden iyi öğretmen olmadığımın farkındayım.

Öyle sanıyorum ki, ülkede büyük çoğunluk, “örnek baba-örnek anne nasıl olunur” gibi temel eğitimden yoksun içgüdüsel olarak annelik veya babalık görevini yürütüyor farkına varmadan.

Büyük çoğunluğumuz, baba-anne olma yolunda eğitici/öğretici/yol gösterici eğitim programlardan azadeydik,  ki zaten feodal sistemle kapitalist sistem arasında sıkışan, ikisinden biri olarak kendi olamayan toplumlarda, bu gibi temel eğitimler;  aile yapısı,  toplumsal hicap, örf adetler, ahlaksal alan gibi var olan sosyolojik gerçeklerden kaynaklı, bir toplumsal hukuk olarak şekillenmiş ve nedenle cumhuriyeti kuranlar, bu tür eğitimlerin milli müfredatta dahil olması ve eğitim kurumunun bir parçası haline gelmesinin ya olanaksızlığını görmüşler, ya da gerek görmemişlerdir. Nasıl olsa “evliliği veren Allah, bereketiyle meyvesini de verir!” Ondan sonra “saldım çayıra, mevlam kayıra!”

Neyse, yine de tüm eksikliklerine rağmen yine de onlar babalarımız. Bu onların suçu değil, toplumları şekillendiren, yön veren, “Devlet-i Aliyye” ye uzun yıllardır hükmedenlerin büyük suçu!

Tüm eksikliğime, yetmezliğime rağmen ben de bir babayım, bu da benim suçum değil

Çocuklarıma sorsanız beni, bir dokunup, bin ah işitirsiniz. Her şeye rağmen, her baba gibi; ben çocuklarımı, çocuklarım da beni seviyor!

Balzac derki;  Bir baba, kendi mutluluğundan çok, çocuklarının mutluluğu ile mutlu olur.

Doğrudur, bu ülkede, bizi yönetenler öyle bir rol biçmişler ki; çocuklarımızın mutluluğu, geleceği uğruna kendi mutluluğumuzdan fedakarlık yapıyoruz.

Kader, demiyorum ben bu yaşadığımız duruma.

Devleti yönetenlerin bize acımadan yükledikleri kısır döngüdür bu yaşadıklarımız; Dedelerimiz kendi çocuklarının; babalarımız-annelerimiz bizlerin mutluluğu, geleceği için gece gündüz başlarını huzurlu bir şekilde yastığa koyamadan gece gündüz  çalışıp durdular, onun bunun kapısını çalarak feragat ettiler kendi mutluluklarından, rahatlıklarından. Ölene kadar didinip durdular, çırpındılar bizler için

Bir filmin tekrarı gibi aynısın şimdi biz yaşıyoruz,  çocuklarımız için. Yarın da, çocuklarımız kendi çocuklarının koşturacak, fedakarlık yapacak mutlulukları için.

Evet. Yine savaşın, çatışmanın, ölümlerin, huzursuzluğun hiç eksik olmadığı, ekonomik nedenlerle yaşamın gittikçe çekilmez hale geldiği  bir coğrafyada babalar gününü kutlamaya çalışacağız.

Her coğrafyanın çocuklarının kaderi babalarının kaderine benzer.

Bizim coğrafya da ise; çocukların kaderi babalarına, babaların kaderi de çocuklarına benzer.

Ya bir babanın omuzdadır kendi çocuğunun tabutu; ya da bir evladın omuzundadır, hayatı kendini çocuklarının mutluluğuna adayan bir babanın tabutu.

Yazıyı Store ve Yunanlı tarihçi Heredot’ un sözleriyle bitirelim: 

Store: Evladını kaybeden bir baba, ölmüş babalara imrenir.

Heredot ise: “Barışta, çocuklar babalarını, savaşta, babalar çocuklarını.”

           Savaşların olmadığı, insanların ölmediği, huzur ve mutluluk içinde barış içinde bir dünya özlemiyle…

Başta benim babam olmak üzere, bugün hayatta olmayan tüm babaları saygı ve özlemle anıyorum.

Tüm babaların babalar günü kutlu olsun!

 

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir