‘Bir Başkadır’ hepimizin hikayesi

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Hemen hemen bütün mezarlıkların girişinde şu yazıyı mutlaka okumuşunuzdur.

“Her Canlı Bir Gün Mutlaka Ölümü Tadacak”

Bu hızla giderse, sanırım her canlı,  mutlaka bu corona belasını da tadacak, gibi.

Çember gittikçe daralıyor.

Ne yaparsak yapalım, Coronavirus tüm toplumu esir almış vaziyette.

Salgının bu noktaya gelmesinin temel sebebi elbette ki, merkezi ankara siyasetinin yönetsel yetmezlikleridir.

Sanırım bu konuda, Dünya genelinde birinciliğimize ramak kalmış.

Öyle anlaşılıyor ki, pandemi denen illetle artık yaşamak zorundayız.

Mutasyona uğradığı söylenen virüs, toplumsal yaşam alanımızı ve birçok alışkanlıklarımızı da mutasyona uğrattı.

****

Çok gezen tavuk ayağına corona bulaştırır, bilinciyle evden çıkmamaya azami gayret gösteriyordum.

Buna rağmen,  ben ve eşim, maalesef bu illet hastalıktan kaçamadık.

Bugün 8. günümüz.

Kabus gibi geçen ilk üç günün ardından bir toparlanma süreci…

Ne diyor Cem Karaca, o muhteşem şarkısında: Maziye karışıp sevda yeminim/Bir anda unuttum seni eminim/Maziye karışıp sevda yeminim/Bir anda unuttum seni eminim/ Kalbimde kalbine yok bile kinim/Bence artık sen de herkes gibisin/Bence artık sen de herkes gibisin…”

Şimdi, biz de herkes gibiyiz, şimdi, biz de herkes gibi coronalıyız.

Şuan, tedavimize evde devam ediyoruz. Umarım tez zamanda ikimizde atlatır, eski sağlığımıza kavuşuruz.

****

Pandemi sebebiyle, çoğunluğumuzun mecburen evlerimize kapandığımız şu günlerde, bu illet hastalığa yakalanmadan önce,  bir yerli dizi tüm ülkede tek gündem haline gelmeyi başardı:

Netflix’de yayınlanan Berkun Oya’nın fenomen dizisi “Bir Başkadır”.

Ben de merak ettim. 8 bölümlük diziyi arka arkaya ara vermeden,  bir solukta izledim.

Dizi, aslında bir Türkiye Fotoğrafı.

Bizi bize anlatan, giyim kuşamımızdan, sosyal davranış biçimlerine kadar bizi kendimizle yüzleştiren, içinde farklı karakterleri barındıran ve öne çıkartan bir dizi.

Dizi, zihinsel önyargılarımızı, toplumsal kutuplaşmayı, ayrıştırmayı, sosyal gruplar arası örülen duvarları yıkıp, kendimiz dışında farklı kesimlerin de farkındalığına vardırıyor.

Doğru sayabildiysem,  kendi içinde farklılıklar gösteren sorunlu beş  aile bireylerinin etrafında dönen, depresifinden lezbiyenine, yogacısından engellisine, çağcıl çapkınından dindar hocasına, yalıda yaşayanından temizlikçisine, Türkünden Kürtüne, kapalısından entelektüel elitine, ülkenin her kesimini bir arada anlatmaya çalışan bir dizi.

 Siyah – beyaz, Doğulu yaşam tarzı – Batılı yaşam tarzı, köylü – şehirli, onlar – biz, fakir – zengin, cahil – aydın, bağnaz – modern, İslamcı – laik diye ayrılan toplumsal yapı gerçeği.

Aynı aile içerisinde farklı giyinen, farklı kuşanan, birbirinden farklı düşünen aile bireyleri…

Dizi ezber bozuyor bir yerde,

İzlerken… önyargılarımız, atomun parçalanması gibi paramparça oldu mu, bilemiyorum.

Dizi izleyiciyi ikiye böldü.

Sanırım, büyük bir bölümü kendi ideolojik ajandasından doğru kendi ön yargılarıyla değerlendirdi.

Dizide kimi solcusunu, kimi lezbiyenini, kimi Beyaz Türkünü, kimi kapalı dindarını, kimi entelini, kimi sağcısını, kimi demokrat dindarını, kimi yalı zenginini, kimi varoşların yoksulu karakterlerini beğenmedi, benimsemedi. Herkes kendine yakın olanı sevdi!

Meryem’ in gittiği psikolog’ un, hastası türbanlı Meryem’ e karşı davranış biçiminin farkına varıp, başka bir psikoloğa gidip destek istemesi, gittiği Kürt Psikolog’ un da, İstanbul’ a savaş-çatışmalar sebebiyle göç etmiş sorunlu bir ailenin içinde büyüyen, kendisine göre sorunlu aile mensubu olduğu, vs.vs.

Herkesin, hepimizin birer hikayesidir, aslında anlatılan, anlatılmak istenen.

Dedim ya, ön yargıları parçalamak, atomu parçalamaktan zordur.

Toplumu bu hale getiren, ayrıştıran, kamplara bölen, aralarına betondan duvar ören resmi ideoloji öylesine bir maya çalmış ki, oluşan bu ön yargılarımızı yıkmak, inanın gerçekten imkansız.

Ben mi?

Diziyi, dizinin konusunu, oyuncuların performansını beğendim. Her karakter, her sosyal farklılık… Kabul etsekte, etmesek de, bu toplumun gerçeği ve içimizden biridirler.

Beni bilen bilir.

Çünkü ben, ön yargılarımı çoktan yıkmışım.

Diziyi keyifle ve birazda hüzünlenerek izledim.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir