Bir ‘Hayır’ Yeterdi..! / Veli TOKER Yazdı

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
İki yıl süren ‘zorlu’ bir hazırlık döneminin sonunda 1993 yılı Temmuzuydu sanırım. ÖSS sınav sonuçları açıklanmış, rehber öğretmenin de gazıyla “Marmara Üniversitesi Basın Yayın ve Gazetecilik” bekleyen bir aday olarak dershaneye koşmuştum. Rehber öğretmenin önünde sıra sıra dizilmiş sonuçları kontrol ediyorduk. Sıra bana geldiginde heyecanla ÖSS numaramı söyledim.
 
Sonuç: Gazi Üniversitesi Kastamonu Eğtim Fakültesi.
 
Dershaneden nasıl çıktım, büfeye koşup biraları nasıl aldım, hatırlamıyorum. Sabaha kadar yaşadığım hayal kırıklığının verdiği yıkımla bitmeyen bir gece geçti, küfürler eşliğinde. ”Kastamonu nire, Marmara nire? Nasıl olur bu?” diye diye rehber ögretmenime de bir güzelleme çektim.
 
Velhasıl o zamanın moda tabiriyle orta direk bir ailenin en büyük çocuğu olarak o okula ben, “seve seve” diyeyim, gidecektim.
Gittim.
 
Eylül ayının sonlarında tek başıma gittiğim Kastamonu’da Akdeniz’in sıcak ikliminden Karadeniz’in soğuk kışına girişim ayrı bir küfür sebebi olarak cebimde durdu.
 
Yurt çıkmamıştı, araya sora Kastamonu’nun ucuz otellerinden birine yerleştim. İlk defa tek başına kalmış biri olarak pekte iyi bir başlangıç olmamıştı, rutubet kokan bir otel odasinda sabahı etmek. Bir fasılda ağladım sanırım.
 
Kayıt kuyut işleri tamamlandı, ilk ders sınıfta liseden kalma bir alışkanlıkla en arka sıraya oturdum. Yanıma Zonguldak’tan pos bıyıklı Veysel, önüme Malatya’dan yüzünde sivilce izleri kraterler oluşturmuş Barış oturdu. Kapı açıldı, içeri uzun boylu, gözlerinden öfke saçan, sarkık bıyıklı din kültürü hocası teşrif etti. Şöyle bir sınıfı süzdükten sonra bir orkestra şefi edasıyla yaptığı hareketle tüm sınıf kendimizi ayakta onun selamına karşılık verirken bulduk.
 
”Aleyküm Selam…”
 
Akşamında büfeden aldığım beş büyük telefon jetonuyla anneme burada okuyamayacağımı anlatan kısa bir konuşmanın ardından annemin; “oğlum alışırsın, yapma bak, zaten zar zor yerleştin” serzenişlerine birde annemin göz yaşları eşlik edince, ”HAYIR dönüyorum ben” diyemedim.
 
O ”Hayır” diyemeyişim, acısıyla tatlısıyla altı yılıma sebep oldu Kastamonu’da… Sonunda mezun oldum ama bir de bana sorun nasıl oldum? belek escort
 
Bir kabullenişle başlayan ögretmenlik hayatıma tamamen ‘Profesyonel’ bakarak, 18 yıldır devam ediyorum. Belki “Hayır” diyip itiraz edebilseydim annemin kararına, belki de bugün bambaşka biri olarak devam edebilirdim yaşamıma… Belki de daha kötü bir durumda olurdum, bilemiyorum. Orası kesin değil.
 
Ama şunu çok iyi biliyorum ki; eğer 16 Nisan’da oylanacak olan anayasa refandumunda “HAYIR” demezsek ülkemizde bizler açısından hiçbir şey ‘hayır’lı olmayacak, o kesin. Referandumdan çıkan sonuçla beraber ülkemiz tam bir Ortadoğu ülkesi olarak bir kişinin iki dudağı arasından çıkacak kararlarla yönetilecek. Hırsları, kaprisleriyle ülkeyi yönetecek olan kişinin yayınlayacağı bir KHK ile her şey değişebilecek. O tek kişinin neye, nasıl karar vereceğini siz düşünün artık..!
 
En başta kendimiz sonrasında çocuklarımız ve ülkemizin geleceği için 16 Nisan’da tercihimiz ”HAYIR” olsun.
 
Hepimiz için Hayırlı bir geleceğe….

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir