Geçtiğimiz günlerde, kimsesiz bir yurttaşın talebini belirtmiştik…
Altını, üstünü çize çize hemde…
Ne demiştik?
‘Bir İnsan Barınağı’..!
Kim kulak kesildi peki?
Kim duydu ya da ?
Sosyal Belediyecilik diye lanse edilen şey neydi?
Tüm cevaplar; ‘hiç’, kocaman bir ‘hiç’…
Kentin bedeni değişir, ki değiştirin eyvallah…
Koca koca binalar, renk renk ışıklandırmalar, hatta kruvaziyer gibi büyük hamlelerle kent daha bir neşelendirilebilir…
Projeler üretin…
Yazın her bir tarafa, ‘Mersin’i şantiye alanına çevireceğiz’ deyin…
Hakkınız…
Kentlinin hakkı…
Ama işte, ruhu şenlenmedikçe kaç para eder ki, ‘Koca bir şantiye kenti?’…
Kaç para eder, bilen var mı?
Hemen geçen sene idi, çok zaman önceye gitmeye gerek yok…
Yapayalnız bir insan…
Orta yaşlarda…
Yatacak yeri yok…
Barınacak yeri yok…
Hemen komşu kentimiz Adana’da, sabaha kalmadan yummuş gözlerini hayata, bir kış vakti…
Ne olur, demeyin..!
Bir daha ‘hiç’ demeyin…
Kent güzelleşecekse şayet, ruhundan başlamalı boyamaya…
Önce bahçelerde, parklarda yatan insanlara sarılarak, başlamalı güzel bir kente… yoksullardan, çocuk işçilerden…
Yoksa bu kentte belediyeye ait her bir bankta, üstüne battaniye örtüp ya da battaniye dahi bulamadan uzanıp uyuyan insanlar çoğalacak… Belki de ölecekler…
Hatta belki bu gece…
Ne olur ‘hiç’ demeyin…
Bir daha hiç demeyin…