“Demokrasiye yapılmış bir suikast!”

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Partisinin Akdeniz İlçe Örgütü Danışma Kurulu Toplantısı’na katılan Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Diyarbakır, Van ve Mardin büyükşehir belediyelerine kayyım atanmasıyla ilgili konuştu. Seçer, “Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre belediye başkanı adayı olma şartlarına haiz olan seçilmiş belediye başkanlarının 4,5 ay sonra masumiyet karinesi prensibi bir köşeye atılarak idari bir kararla görevden alma kararını demokrasiye yapılmış bir suikast olarak değerlendiriyoruz” dedi.

Kongre ve Sergi Sarayı’nda yapılan toplantıya Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer başta olmak üzere CHP Mersin İl Başkanı Adil Aktay, Mezitli Belediye Başkanı Neşet Tarhan, CHP Mersin Milletvekilleri Alpay Antmen ve Cengiz Gökçel ve partililer katıldı.

Toplantıda konuşan Başkan Seçer, “Geçtiğimiz seçimler aslında bugün ortaya konan tespitlerinde bir tezahürü niteliğindedir. En zor seçim çalışmalarının yapıldığı bölge, sizin bölgeniz yani Akdeniz bölgesi. Faklı etnik yapılar, farklı ekonomik gruplar, soysal yapılar, kültürel yapılar bir tarafta, yer ile yeksan mahalleler bugüne kadar hizmet alamamış, şu ya da bu sebeplerle hep öteki görülmüş topluluklar. Diğer taraftan Mersin’in ekonomisine can veren bacaların tüttüğü fabrikalarla donatılmış bir Akdeniz bölgesi. Bu kadarda çelişkili özellikleri içerisinde barından ilçemiz. Ben Büyükşehir Belediye Başkanı olarak, seçim öncesi söylediğimi bir kez daha tekrar etmek istiyorum. Elbette adaletli olacağız. Adalet, Konfüçyüs’ün da dediği gibi ‘kutup yıldızıdır. Diğer bütün her şey onun etrafında döner. Bizde adaleti savunacağız ama eşitliği savunacağız ama hizmet konusunda pozitif ayrımcılık yapacağımız, öncelik tanıyacağımız, ilçelerin başında Akdeniz ilçesi geliyor. Bizim için etnik kökeni, bölgesi, grubu, siyasi partisi, cinsiyeti bunlar elimizin tersiyle iteceğimiz kriterler olmalı. Dışlanmış bir etnik yapı, hep bu ülkenin tehdit unsuru görülmüş bir siyasi yapı diğer taraftan da yer ile yeksan olmuş aileler. Şu ya da bu şekilde doğduğu bölgelerden, doğduğu köylerden, doğduğu mahallelerden bu bölgelere güvenlik amacıyla, ekonomi amacıyla ya da daha iyi bir eğitim amacıyla bu bölgelere gelmiş insanların yaşadığı bir bölge” dedi.

“MEMLEKETİN ÇİVİSİ ÇIKMIŞ”

Türkiye’nin değiştiğini ve Türkiye siyasetinin de değiştiğini kaydeden Seçer, “Çünkü dünya değişiyor. Bütün bu değişen unsurların içerisinde eğer Cumhuriyet Halk Partisi değişmiyorsa başarıdan söz edilemez ama ben eminim ki 31 Martta elde edilen sonuçlar akşamda sabaha elde edilen sonuç değil. 2010 yılında genel başkanımız CHP’nin başına geçtiğinde o tarihten buyana CHP’deki değişimlerin sonucudur 31 Mart. Bu değişim devam edecek. Bu değişim daha da tahkim ederek devam edecek. Artık parti içi gelişmelere kayıtsız kalamayız. Olumlu ya da olumsuz. Olumlu gelişmelerde ödüller sahiplerine verilir, olumsuzlarda ise gerekli tedbirler alınır. Bunun temel sebebi bugün CHP’nin kurumsal olarak da o kurum içerisinde kurumu yöneten yetkililerin 31 Mart sonucunda elde ettiği özgüvendir. Bu bir psikolojik durumdur. Bundan sonra sanıyorum CHP’de herkes ağzına geleni konuşamayacak. Konuşmamalı da. Yani bundan sonra tahmin ediyorum ki, bir parti üyesi parti ahlakı dışında davranarak, kendi partilisini kamuoyu karşısında incitemeyecektir. Bunun için Cumhuriyet Halk Partisinin tüzüğü çerçevesinde bu partiyi idare edenler başta Sayın Genel Başkan’dan buradaki ilçe örgütlerinden teşkilatlara kadar gerekli tedbirler alınacaktır. Çünkü 31 Mart seçimleri Türk toplumunu Türkiye’nin geleceği açısından sadece siyasi geleceği değil elbette ki siyaset Türkiye gibi sistemi oturmamış ülkelerde her şeydir ama siyasi geleceğini belirleyebileceği gibi o siyasetin etkileyeceği başka bir gün Türkiye’nin sorunu olan hukuk devleti, özgürlükler, ekonomik bunalım, toplumsal depresyon ve bunun gibi birçok konularda aslında bizi doğru yola götürecek olan başlangıç tarihi 31 Mart’ın öneminden kaynaklanmaktadır. Yani bizim hata yapma gibi bir lüksümüz yok. Bizler klasik anlamda oturmuş demokrasilerde, hukuk devletlerinde 5 yılda bir yapılan seçilmiş belediye başkanları değiliz. Biz farklı bir misyon taşıyoruz. Memleketin çivisi çıkmış. Çivisi çıkan bu memlekette bu olağanüstü durumda belediye başkanlığı referansıyla Türkiye’nin geleceğini tayin eden siyasetçileriz. Bizler bunun bilincindeyiz. Umut ediyorum ki siz değerli arkadaşlarımız da en az bizim kadar bunun sorumluluğunu taşıyorsunuz. Bunun da bilinci içerisindesiniz” ifadelerini kullandı.

“SUSAMAYIZ”

Van, Diyarbakır ve Mardin Büyükşehir Belediye başkanlarının görevinden alınması ve yerine kayyım atanmasıyla ilgili de konuşan Seçer, “Geçtiğimiz günlerde 3 belediye başkanı idari bir karar kisvesiyle hukuki bir dayanağı olmayan bir kararla görevden alındılar ve yerlerine kayyım atandı. Bunun bugünkü tartışmasına girmeyeceğim. Ben bir belediye başkanıyım. Türkiye’deki siyasi gelişmelerde değerlendirmeyi yapacak olan benim mensubu bulunduğum siyasi partinin yetkili organlarıdır. Az önce söyledim. Ağzı olan konuşmamalı. Her aklına gelen her şeyi her yerde kendi aklınca söylememeli. Türkiye son derece hassas bir süreç yaşıyor. İp üzerinde yürüyoruz. Ne konuştuğumuzu bilmek durumundayız. Ben bir belediye başkanı sıfatıyla böyle bir uygulamayı tenkit ettiğimi, böyle bir uygulamayı bir belediye başkanı olarak kabul etmediğimi belirtmek istiyorum. Bu, antidemokratik bir uygulamadır. Daha henüz 4,5 ay önce benim geçtiğim yoldan geçip yani Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre belediye başkanı adayı olma şartlarına haiz olan seçilmiş belediye başkanlarının 4,5 ay sonra masumiyet karinesi prensibi ki hukukun temel prensiplerindendir; bir köşeye atılarak idari bir kararla görevden alma kararını demokrasiye yapılmış bir suikast olarak değerlendiriyoruz. Elbette ki bu haksızlıklar karşısında susamayız ama bir uyarıda bulunmak isterim” şeklinde konuştu.

“BURADAKİ İNCE ÇİZGİYİ BİLMEK LAZIM”

İktidar mensuplarının zaman zaman iyi niyetli bir muhalefet anlayışı sergilemediğini söyleyen Seçer, “Bunu zaman zaman biz belediye yönetimlerinde de görüyoruz. Seçim öncesi de gördük. Akdeniz bölgesinde bunu derinlemesine yaşadık. Biz Halkların Demokratik Partisi seçmenin oylarını aldık. Yani Halkların Demokratik Partisi’ne yoğun bir şekilde destek veren Kürt kardeşlerimizin oylarını aldık. Etnikçilik yapmıyorum. Ben seçim öncesi çalışmalarda gittiğim bu mahallelerde elimi sıkarken uğradığı haksızlık sonucu duygusal çöküntüye uğramış yaşlı başlı insanların bana sarılıp ağladığını biliyorum. Ben Halkların Demokratik Partisi’nin ve Kürt kardeşlerimin oylarına talip olurken ki bu benim demokratik bir hakkım olurken beni terörle yan yana koyanları da lanetliyorum. Buradaki ince çizgiyi bilmek lazım. Herkes bekliyor. Cumhuriyet Halk Partisi en hassas noktada. Genel Başkan son derece akıllı davranıyor. Onun için diyorum aklımıza geleni konuşmayalım. Devlet gücüyle mücadele ediyorsunuz. Bu sebeple ben Büyükşehir Belediye Başkanınız olarak kendi yetki ve sorumluluk alanlarında bu konuyla ilgili tepkimi gösterirken elbette orada görevinden edilenler benim meslektaşlarımdır. Benim demokratik terbiyem ve refleksim gereği bu işe karşı durduğumu ifade edeceğim ama bundan sonraki teferruat Cumhuriyet Halk Partisi’nin genel merkezi ve yetkili organlarıdır” diye sözlerini bitirdi.

Kaynak: Çukurova Gazetesi

Haber: Gencay Olcan

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir