Anka Üreten Kadın Derneği, çok sayıda kurum temsilcisinin katılımıyla “Dezavantajlı Kadınların İstihdamında Yaşanan Sorunlar ve Çözümleri” başlıklı bir çalıştay düzenledi. Çalıştayda, kadın istihdamında mevcut yasal süreçler hakkında konuşan Avukat Sebahat Gençtarih, Türkiye’de bu konuda yasal düzlemde pek bir sıkıntının olmadığını, asıl sıkıntıyı uygulayacıların doğurduğunu kaydetti.
Dezavantajlı kadınların iş istihdamı gibi temel sorunlar üzerine çalışmalar yürüten Anka Üreten Kadın Derneği, Mersin Forum Suite Otel’de çok sayıda kurum temsilcisinin katıldığı bir çalıştay düzenledi. Çalıştayın ilk bölümünde Psikolog Fahriye Cengiz moderatörlüğünde konuşmalar yapılırken, ikinci bölümünde ise atölye çalışmalarına geçildi.
Açılış konuşmasını yapan Dernek Başkanı Devrim Özcan, “Dezavantajlı kadınlar, toplumda kendini var edemeyen, sosyal ve ekonomik anlamda kısıtlanmış, şiddet mağduru, cezaevindeki kadınlar, denetimli serbestliğe bağlı olarak cezaevinden çıkmış kadınlar, mahkum eşleri ve kimsesiz yoksul kadınlarla devlet koruma yurtlarından ayrılmak zorunda kalan genç kızlar olarak belirtilebilir. Amacımız, meslek sahibi olmayan dezavantajlı kadınlara sosyal ve psikolojik destek sağlamanın yanında istihdam edilmelerini sağlamak, bu anlamda da yerel yönetim ve işverenlerle iş birliği yapmaktır. Bu iş birliği hem iş hayatındaki kadın sayısını arttırmak hem de iş verenlerin sıkıntısını yaşadığı ara eleman sorununu çözmeye yöneliktir” dedi.
Ardından Psikolog Fahriye Cengiz, katılımcılara konu ile ilgili hazırlamış olduğu slayt çalışmasını sundu.
“ÖNCELİKLİ HEDEF, KADINLARIN FİKİRLERİNİ HAYATA GEÇİREBİLECEK KAPILAR AÇMAKTIR”
İş veren açısından dezavantajlı kadın istihdamının zorluklarına dair konuşan iş insanı Bedrettin Gündeş, “Kadının toplumdaki yerini belirleyebilmek için öncelikle iş hayatındaki yerini bilmek gerekiyor. Burada ilk olarak kadının üretim sürecine katılmasının boyutlarını, bu katılmanın ortaya çıkış biçimlerini açığa çıkartmak gerekmektedir. Erkeklerin iş gücüne katılım oranı yüzde 70’lerde iken, kadınların yüzde 30’lar seviyesindeki katılımı kapsamlı politikalar uygulanmasına gerekli bir tablo sunuyor. Öncelikli hedef kadınların iş fikirlerini hayata geçirmelerini kolaylaştıracak kapılar açmaktır” diye konuştu.
“DEZAVANTAJLI KADINLARIN KARŞILAŞTIĞI SORUNLAR ONLARI YAŞADIĞI ŞİDDETE TEKRARDAN DÖNDÜREBİLİYOR”
Dezavantajlı kadın gözünden istihdam sorununu anlatan Gülbahar Güzel, “Dezavantajlı kadın kendi hayatını kuramayınca toplum nezdindeki o güvenli alanı da oluşturamıyor. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor. Bu sebepler silsilesi, yaşadığı şiddet döngüsüne tekrardan dönüşüne neden olabiliyor. Kadın ilkin can havliyle bir barınma ihtiyacı hissiyle sığınma evine geçip yerleşiyor. Bende yıllarca sığınma evinde çalıştım. Sığınma evlerindeki koşullar, yetersizlikler çözüm için eksik… Benim sığınma evinde çalıştığım dönemde, kadın arkadaşlarımız yanlızca 6 ay sığınma evinde kalabiliyordu. Biçilmiş bu sürenin akabinde iş bulmaya çabaladığında çabası yerini bulmuyordu. Cebinde parası olmadığı için ev tutamıyor, çocuğunu da yanına alamıyor. Çünkü kreş imkanı yok ve destek de bulunacak kimsesi de” ifadelerini kullandı.
“UYGULAYICILAR OLARAK SIKINTILAR YAŞANIYOR”
Kadın istihdamında mevcut yasal süreci aktaran Avukat Sebahat Gençtarih ise, “Ülkemizde bir çok alanda kadınların ekonomik gücüyle ilgili hukuki düzenlemeler yapılmıştır. Bunla ilgili çok sayıda tebliğ, belge ve yönetmelikler düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerin belirteci şudur ki, ‘Evet, kadınlar iş istihdamında ayrımcılıkla yüz yüze kalıyor’. Özellikle 2004 yılına kadar ki sürece baktığımızda kadın ve erkek eşit ücret dahi alamıyordu. Kadın, iş gücü olarak daha düşük görülüyor ve ücreti de erkeğe oranla daha düşük belirleniyordu. Sonrasında AB uyum yasaları çerçevesinde birçok yasa getirildi. Bu anlamda ülkemizde aslında yasal olarak pek bir sıkıntı yok. Uygulayıcılar olarak sıkıntılar yaşanıyor” dedi.