Yöremizde yani Tunceli Mazgirt ilçesi ile Elazığ Karakoçan ve Palu ilçelerinin Dersim ile eski deyimle iltisakı bulunan köyler de, kış mevsiminde iki ananevi kutlama yapılırdı. Bunlardan eski hesapla 25 gün kış gitmesi ile GAĞAND ve 25 gün kala XIRDILYAS (HIDIR İLYAS) dır.
GAĞAND: Gağand eski hesap 25 gün kış gidince başlar ve üç gün sürerdi. (Cumhuriyetten önce kullanılan Hicri takvim, halen kullandığımız Miladi takvimden 13 gün geridir. Onun için gün hesapları yapılırken eski, yeni hesap deniyordu ) Kışın ilk ayı Aralık ayıdır. Gağand gününü tespit etmek için şöyle bir hesap yapmamız gerekiyor. 30 Aralıktan 13 gün çıkarırsak kalan 17 güne 8 gün eklenirse çıkan 25 sayısı, 25 gün kışın gitmiş olduğu anlaşılmış olur. (30-13 =17 +8=25=GAĞAND) Gağand yıl başı (Sersala Nû) olarak kabul ediliyordu. Gağand gecesi mutlaka zırfet yapılıyordu. Zırfet’ın hamurunun içine çiftçilerin tarla sürmekte kullandığı, Karasaban (hewcar)şeklinde dardağan ağacı dalından yontularak yapılmış olan küçük bir hewcar konurdu. Yemek esnasında bu hewcar kimin kaşığına rast gelirse, onun yıl boyu işlerinin iyi gideceğine inanılıyordu. Yine o akşam yıllık kavurma tenekesinin, yağ küpünün ve diğer kışlık yiyeceklerin kapakları açılır yenmeye başlanırdı. Sabah olunca çocuklar köyün içinde ev, ev dolaşarak hediye toplarlardı. Ve bu toplama üç gün sürerdi.
Şunu da ekleme lüzumunu hissediyorum. Sonbaharda stoku yapılan kışlık ve hatta yıllık yiyecekler Un, kavurma,bal yağ ve yöreye özgü ceviz, badem, dağdağan ve benzeri çerez türü yiyecekler ve her türün kendilerine özgü dolduruldukları ambar, küp, teneke, çuval vs. şeyler ağızları sıkı,sıkı kapatılarak Gağand da kadar ağızları açılmaz tüketilmez ve ancak GAĞAND gecesi açılarak tüketilmeye başlanırdı. Örneğin son baharın son ayında kesilip tenekelere doldurulan kavurma Gağand gününe kadar bir kısmı ayrı bir kaba konularak kullanılırdı. Gağand gecesi büyük kap açılarak kullanılmaya başlanırdı. Bu durum diğer yiyeceklerde de aynen uygulanıyordu.Gağand gecesinden önce yiyecek kaplarının açılması xızanlığa (yoksulluğa) yoruluyordu.
Hali hazırdaki durumda kaybolmaya yüz tutmuş bu geleneğimizi de siz değerli arkadaşlarımla paylaşmış oldum.