HDK Mersin İl Meclisi, ekonomik krizi ülke gündemine taşımak için kampanyalar başlattıklarını kaydetti. HDK Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Selahattin Güvenç , “Bu krize karşılık her kesimin mücadelesini bekliyoruz. Kampanyamızla girmediğimiz iş yeri kalmayacak. Herkese bu krizi anlatacağız” dedi.
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Mersin Meclisi, son günlerde elektrik, doğalgaz, akaryakıt ücretlerine ardı ardına gelen zamlarla etkisini giderek büyüten ekonomik kriz ile ilgili olarak bir farkındalık kampanyası başlattığını duyurdu. Krizin toplumsal hayata, kültür sağlık ve eğitim alanlarına yansıyan tüm boyutlarının görünür kılınması amacıyla organize edilen kampanya kapsamında Aralık ayına kadar kentte paneller, seminerler, halk toplantıları ve atölyeler düzenlenecek bir farkındalık kampanyası başlattı. Kampanya ile ilgili olarak İnsan Hakları Derneği Mersin Şubesi’nde basın açıklaması düzenlendi. Açıklama metnini HDK Mersin Eşsözcüsü Zahide Yavuz okudu. burdur escort
“ÜLKEMİZDE CİDDİ BİR KRİZ VAR”
HDK Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Selahattin Güvenç açıklama öncesinde yaptığı konuşmada, “Ülkemizde ciddi bir kriz var. Bu ekonomik kriz toplumumuzun tüm kesimlerini etkilemektedir. Ancak siyasal iktidar bu krizi yok sayıyor. Havuz medyasıyla bunu başarmaya çalışıyor. Bizde Halkların Demokratik Kongresi olarak bu ülkenin krizini, ülke halklarına anlatmaya çalışıyoruz. Yıl sonuna kadar ve sonrasında da bu kriz konusunu ülkenin gündeminde tutmaya devam edeceğiz. Bunun mücadelesini vereceğiz. Egemenler, ‘Gemi su alıyor. Bu gemi batarsa hepimiz batarız’ diyor. Biz de ‘O gemiye hiç binmedik. Gemi su alıyorsa bunun sorumlusu sizsiniz’ diyoruz. Bu krize karşılık her kesimin mücadelesini bekliyoruz. Kampanyamızla girmediğimiz iş yeri kalmayacak. Herkese bu krizi anlatacağız” ifadelerini kullandı.
“KAMPANYA BAŞLATIYORUZ”
Açıklamasına Türkiye’nin ağır bir ekonomik kriz yaşadığını kaydeden Zahide Yavuz, “HDK olarak krizin bedelinin halka değil krizi yaratanlara ödetilmesi, halklardan çalınanların halklara iade edilmesi için dayanışma ve barış aklının örgütlenmesi amacıyla bir kampanya başlatıyoruz. Kampanya boyunca yapacağımız panel, seminer, halk toplantıları, atölyeler, bildiri dağıtma ve benzer etkinlikler ile yaşanan ekonomik krizi topluma anlatarak ve krizin asıl sorumlularını teşhir ederek halkın yararına olacak çözümde ısrarımızı dile getirmeyi sürdüreceğiz. Yaşanan ekonomik krizi toplumun geniş kesimlerine anlatabilmek için emek ve demokrasi güçleri ve çeşitli toplumsal kesimler ile birlikte basın açıklamaları organize ederek, sokaklarda, mahallelerde, fabrikalarda yürüteceğimiz çalışmalar ile krizin faturasını krizi yaratanların ödemesi gerektiğini dile getirmeye devam edeceğiz” diye konuştu.
“KRİZİN ASIL SEBEBİ KAPİTALİST SİSTEMİN KENDİSİDİR”
“Yaşanan ekonomik krizde, kapitalizmin yapısal krizi kadar, iktidarın rant ve talan politikaları, yolsuzluk ve kamu kaynaklarının toplumsal yarar için kullanmak yerine yandaşlara peşkeş çekilmesi ile toplumsal yararı olmayan ekonomi politikalarının da etkisi vardır” diyerek sözlerine devam eden Yavuz, “Ayrıca uzun uzun yıllardır ülkede uygulanan savaş politikaları, toplumun refahı için harcanması gereken bütçenin savaş ve savunma ekonomisine aktarılması sonucunu yaratmış ve bu durum krizle birlikte yoksulluğu da derinleştirmiştir. İktisadi kriz güncel olarak toplumda yerel seçimlerin etkisi ve belediyelerde yaşanan yolsuzlukların teşhirine başlanması ile birlikte israf olarak görünmeye başlamıştır. Oysa unutulmamalıdır ki krizin asıl sebebi kapitalist sistemin kendisidir. Kapitalizm doğası gereği krizler rejimidir. Her kriz aynı zamanda kapitalist sistemin kendini yeniden örgütlemesi ve geliştirmesinin zemini haline getirmektedir. Temel kurtuluş kapitalizmden ve onun yarattığı ekonomik modelden tümüyle kopuştur. Bu nedenle yönümüz ve temel stratejik hedefimiz HDK’nin ‘Yeni Yaşam’ diye ifade ettiği sistemin inşasıdır. Üreten, paylaşan, doğayla uyumlu yaşamı güçlendiren Yeni Yaşam ısrarımız, savaş ve krizlerden beslenen finans kapital sistemine karşı direncimizdir. Bugün doğa can çekişmektedir. Paylaşarak korumayan bir insanlık kendisiyle birlikte doğal canlılığı yok etme eşiğindedir. Yeni yaşam direncimiz tüm canlılığın çığlığıdır. Ekonomi nüfusun hareketidir. Bu hareket paylaşımcı olursa yaşanabilir bir dünyayı mümkün kılar. Kamu için ekonomi temel stratejimizdir. Ekonomi için kamu ise savaşlar ve krizler sistemidir. Birlikte beslendikleri savaşa izin vermeyeceğiz. Besleneceğimiz barışı inşa edeceğiz” dedi.
TALEPLERİNİ SIRALADI
Sözlerinin son bölümünde HDK Mersin Temsilciliği olarak hükümetten beklentilerini anlatan Yavuz taleplerini şu cümlelerle sıraladı:
“• Temel ihtiyaç düzeyinin altında kalan hane başına su, elektrik ve doğalgaz tüketiminden ücret alınmasın. Bu düzeyin üstündeki tüketim kademelendirilerek ücretlendirilsin.
• Temel gıda maddelerinden KDV kaldırılsın.
• Haftalık çalışma süresi, ücretler düşürülmeden 35 saate düşürülsün.
• Asgari ücret, işçinin ve ailesinin gereksinimlerinin karşılanması ilkesi gözetilerek belirlensin ve vergi dışı bırakılsın.
• En düşük emekli maaşı da bu kriterlere göre belirlensin.
• İşçi ve memurların maaşları net olarak ödensin.
• İşten çıkarmalar yasaklansın.
• İşsizlik sigortasından yararlanma kolaylaştırılsın, ödemeler artırılsın.
• Herkesten geliri ve servetiyle orantılı vergi alınsın.
• Emeklilik yaşı kademeli olarak düşürülsün, emeklilikte yaşa takılanların mağduriyetleri giderilsin ve emekli maaşları insanca yaşanılabilir bir düzeye yükseltilsin.
• İş güvencesinin kapsamı genişletilsin, esnek ve güvencesiz çalışmayı kolaylaştıran uygulamalara son verilsin.
• Kamu kaynaklarının, şirketlerin borçlarının üstlenmesinin önüne geçilsin, krizin faturası emekçilerin sırtına yüklenmesin.
• Kamuda yapılan işe alımlarda sözlü uygulama, açıktan atama gibi torpil uygulamalarına son verilsin. Her türlü kadro için işin niteliğine göre liyakat esaslarının belirlendiği, haksızlığa asla yer vermeyecek merkezi sınav sistemi getirilsin.
• Çalışma yaşamında toplumsal cinsiyet eşitliği hayata geçirilsin kadınların karşılaştığı ayrımcı tüm uygulamalar kaldırılsın. Tarım alanı başta olmak üzere aynı işi yapan kadın ve erkeklere eşit ücret verilsin, farklı ücret ödenmemesini sağlayacak yasal düzenlemeler yapılsın.
• Sağlık hizmetlerinde her türlü katkı, katılım payı ve ilave ücret alımına derhal son verilsin.
• Eğitim alanında özelleştirmelerden vazgeçilsin. Demokratik, laik, bilimsel ve anadilinde eğitim sistemi için ilgili tüm taraflarla bir araya gelinerek çalışma başlatılsın
• Garantörlük verilerek yaptırılan köprü, otoyol, hava alanı ve hastane gibi tüm kuruluşlar kamulaştırılsın.
• Yapılacak tesislerde her türlü ekonomik faaliyette doğaya ve yaşama zarar verilmesinin önlenmesi için ilgili STK’lar ve meslek örgütlerinin raporları alınarak ruhsatlandırma ya da faaliyetlerine izin verilsin.
• Tarım ve hayvancılıkta dışa bağımlılık kaldırılsın. Üreticiler desteklensin.
• OHAL’in etkileri tüm sonuçlarıyla birlikte ortadan kaldırılsın. Öncelikle işten çıkarılanlar derhal görevlerine başlatılsın, tüm kayıplar tazmin edilsin. Düşünceyi ifade etme ve örgütlenme önündeki tüm engeller kaldırılsın.
• İçerde ve dışarda savaş politikalarından vazgeçilsin. Kürt sorununun barışçıl ve demokratik çözümü için taraflarla müzakere süreci başlasın. Suriye ve Irak başta olmak üzere yurt dışındaki tüm silahlı güçler ülkeye dönsün. Komşu ülkelerle ve halklarıyla müzakereye dayalı dostane ilişkiler geliştirilsin. Savaş politikaları için bütçeden ayrılan paylar toplumun krizden etkilenmemesi için harcansın.
• Sığınmacı ve göçmenlerin, özellikle Suriye’de Türkiye’nin müdahaleleriyle tırmanan savaştan dolayı ülkemize göç eden milyonlarca insanın kabul edilemez koşullarda yaşamasına, bedava ya da boğaz tokluğuna, güvencesiz ve kayıtdışı çalıştırılmasına son verecek düzenlemeler yapılsın. İlk olarak, Türkiye Cumhuriyeti BM Mültecilerin Hukuki Statüsüne İlişkin Cenevre Sözleşmesi’ne koyduğu coğrafi sınırlama şerhini kaldırmalı, tüm sığınmacılara derhal mülteci statüsü tanımalıdır.”