İÇERİDE KALMAK MI ZOR, DIŞARIDA KALMAK MI?

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İçeride kalmak mı zor, dışarıda kalmak mı?

           Bana böyle bir soru sorulsa şuan için, eğer idari görevliler tarafından usüli bir özel ilgiye ve muameleye tabi tutulmayacaksam, içeride kalmak için vallahi tillahi balıklama atlarım.

           Düşünün bir kere…

          Daha önce görev yaptıkları alanın gerçek sahipleri; Akademisyenler, demokratik siyaset yapan politikacılar, azledilmiş yerel yöneticiler, insan hakları aktivistleri…

Gazeteciler, öğrenciler, çevreciler, sendikacılar, müzisyenler, roman ve hikaye yazarları, masal anlatıcıları, ressamlar, sinemacılar, tiyatrocular, kadın aktivistler, şairler, bilim insanları….

           İsimlerini zikrettiğim her türden oluşumları temsilen, kırkarlı, ellişerli, yüzerli gruplar halinde   ülkenin değişik, muhalifleri ıslah etme, hizaya getirme kapalı cezaevlerinde.

           Bulundukları “içeri” tıpkı bir akademik atölye, bir üniversite, bir kütüphane, bir sanat kültür evi gibi…

           Bu saydıklarım değerlerin bulundukları mekanda bir arada olmak, sohbet etmek, birlikte bir şeyler öğrenmek, üretmek!

           Mesela; resim çizmek, şiir okumak veya dinlemek…

           Mesela; şarkı söylemek, sinemayı, tiyatroyu, pozitif demokratik siyaseti ve müziği konuşmak…

Cennetin,  altın tepsiyle size sunulması gibi bir durum, değil mi?

Sizi bilmem ama ben bu dostlara mazhar olmak isterim canı gönülden.

Haydin, bir de tersinden düşünelim hep beraber…

Gaspçısı, tecavüzcüsü, tacizcisi uyuşturucu tacirleri, dolandırıcısı, katili, hırsızı/hırlısı, mafyası dışarıda ve aramızdalar.

Peki, bunlarla bir arada yaşamak nasıl bir duygu?

İşte, bu yüzden soruyorum sizlere?..

İçeride kalmak mı zor, dışarıda kalmak mı?

Bugün dışarıda olması gerekenler içeride, içeride olması gerekenler dışarıda!

Neye…   parmak bastığımı, hangi “vicdanlara” seslendiğimi anladınız, tabi ki: İnfaz Düzenlemesi!

Aslında bu tarzdan,  özele indirgenen infaz yasasıyla ilgili bir hukuki düzenleme, çağdaş/demokratik toplumlarda vicdan yaralanmasına, toplumsal serzenişe ve öfkeye yol açar. Biz de ise bu durum, tam tersi,  toplumun büyük bir kısmında nümayişe bile yol açtı.

Toplumsal tedavi yerine, infaz düzenlemeleri ile “zevahiri kurtarma” misali kısa vadeli çözümlemelerin toplumsal barışa hiçbir katkısı yoktur; bu hususu, vicdanı olan kalemler defalarca yazdı, çizdi.

Zaten, dışarıya salıverilenlerin yeniden suç işledikleri bilgisi haber bültenlerine tek tek  düşmeye başladı bile…

Ekonomisi SOS veren, sosyal alt yapısı çökmüş, toplumsal yapısı çürümüş, bütün kurumları dibe vurmuş bir ülkede genel af çıkarsanız ye yazar. Ekonomiyi geniş halk yığınları için güçlendirmeden, siyasal, sosyal ve toplumsal tedavi yapılmadan çıkartılan “kısmi af” ın hiçbir yararı olmayacaktır. Bu düzenlemenin toplumsal barışa hiçbir katkısı yoktur.

Bir arkadaşım sohbet sırasında söylemişti: “Ülke insanı olarak futbol, siyaset, cinsellik, ekonomi…  En çok konuştuğumuz konular; ama maalesef, bunların hepsinde de çok başarısızız.”

Aynen katılıyorum.

Ben de arkadaşıma ek yapayım; Toplumsal ve bölgesel iç barış ile  suçu tedavi etmede…

Yani; totelde başarısız ülkeler kategorisinde küme düşme hattında son beşteyiz!

Kümede kalmak gibi bir çabamız ve niyetimiz de yok…

1 Mayısınız Kutlu Olsun!

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir