İSİG: 2013-2018 yılları arasında toplam 319 çocuk işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü olan 12 Haziran’da Türkiye’de çocuk işçiliğin geldiği durumu, hükümet politikalarını ve çocuk iş cinayetlerine ilişkin hazırlanan raporu açıklayan İSİG, çocuk işçiliğinin dünyada ve Türkiye’de vahim bir tablo sergilemekte olduğunu vurguladı. 2015 yılı itibariyle yarısından fazlası tarımda olmak üzere 168 milyon çocuğun çalışmakta olduğu belirtilirken, bu çocukların önemli bir kısmının ise en kötü işlerde çalışmakta ve eğitim hakkından maruz bırakılmakta olgunu belirtildi. Türkiye’de ise resmi olmayan rakamlara göre 2 milyonun üzerinde çocuk işçinin olduğu açıklanırken, ‘‘bu konuda bir önlem alınmadığı gibi çocuklara giderek daha çok güvencesiz ve kötü çalışma koşulları dayatılmakta, çocuk işçiliği giderek daha çok tehlikeli ve çok tehlikeli işlere kaymakta, çocuk iş cinayetleri artmaktadır’’ ifadeleri kullanıldı.

‘‘Peki, gelinen noktada direk sorumluluğu bulunan devlet bu kapsamda ne yapmaktadır?’’ sorusunun yer aldığı raporda, ‘‘Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı çocuk işçilikle mücadele etmek ve çocuk işçiliği durdurmak için 2017 -2013 yılları için “Çocuk İşçiliği ile Mücadele Ulusal Programı hazırlamış ve 2018 yılını “Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Yılı” ilan edilmiştir. Hükumet yetkililerinin ve işveren temsilcilerinin çocuk işçiliğin durdurulması için temennilerini paylaştığı deklarasyonun ardından izlenen tablo ise Türkiye’de çocuk işçilik sorunun çözülmek üzere değil tam tersine sermayenin ihtiyaçlarını karşılamak üzere biçimlendirildiğini kanıtlar niteliktedir’’ diye belirtildi.

Açıklanan raporun devamında şu ifadeler yer aldı:

‘‘Türkiye’de çocuk işçilik konusunda çözüm üretilmek isteniyorsa atılacak ilk adımlardan biri olan çocuk işçiliğin boyutunu gözler önüne serilmesi gereklidir. 6 yıldır çocuk işçiliğine dair verileri açık bir biçimde yayınlamayan ve hatta gizleyen Hükümetin çocuk işçilikle mücadele edebilmesi mümkün müdür?

“Çocuk işçiliği ile mücadele” ettiği iddiasında olan hükumetin ikinci görevi çocuk işçiliğini denetlemek iken Türkiye’de bu denetimden açıkça kaçılmaktadır. Çocuk işçiler, zaten ağır aksak ilerleyen iş yeri denetimlerin “görünmeyen” özneleri olmakta, dahası çocuk emeği gün geçtikçe daha çok denetim alanlarının dışında olan alanlara, iş-yerlerine kaydırılmaktadır.

İSİG Meclisi olarak, Türkiye’de çocuk işçiliğin getirildiği durumun somut bir çıktısı için çocuk iş cinayetlerine odaklanarak ve 2013 yılının başından 2018 yılının ilk 5 ayına kadar toplam 319 çocuk işçinin iş cinayetlerinde yaşamını yitirdiğini açıklıyoruz.  Çocuk işçilikle mücadele yılı ilan edilen yılın ilk 5 ayında şimdiye kadarki en yüksek seviyeye ulaşmış olan çocuk iş cinayetlerinin her yıl mayıs ayından itibaren yükselişe geçtiği ve ağustos ayında en çok çocuk iş cinayetinin yaşandığı görülmektedir. Ailesinin yanında çalışan, stajyerlik yapan, okul masraflarını sağlamak ya da aile geçimine katkıda bulunmak üzere gündelik ya da geçici işlerde çalışmak zorunda olan çocuk işçi sayısında büyük bir artışın yaşandığı bu dönemler iş cinayetlerinde büyük bir artış yaşanmaktadır.

İş cinayetinde yaşamını yitiren 319 çocuğun 100’ü 14 yaş ve altındadır. 14 ve altı yasal olarak çalışması tamamen yasak olan bir yaştır. Çalışması yasal olan 15 yaşın üstünde çocuklar ise kimya, metal gibi ağır ve tehlikeli olup çalışması kanunen yasak işlerde de çalıştırılmaktadır.

Bunun yasak çalışmanın yanı sıra Türkiye’de yasal kılıf altında “meşrulaştırılan” çıraklık ve stajyerlik de “mesleki eğitim” adıyla çocuk emeğini sömüren yaygın çalıştırma biçimleridir. Çıraklık ve stajyerlik yapan çocuklar, işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerinden uzak, sosyal güvenlik korumasından uzak bir biçimde çoğu zaman yetişkinlerle aynı iş yaptırılarak çalışmaya mecbur bırakılmaktadır.

Bugün sayısı 1,5 milyona yaklaşan stajyer-kursiyer-çırak sömürüsüne ve çocukların diğer alanlarda çalışmasına 4+4+4 eğitim sistemi ile de kan taşınmaktadır. İşçi çocuk sayısındaki artış hem devletin işverenlere teşvikinin bir sonucu hem de 4+4+4 eğitim sisteminin çocukları işçileştirme üzerine kurulu politikasının bir göstergesidir.

Çocuk işçiliğinin ve çocuk iş cinayetlerinin önlenememesinin bir nedeni de sorumlulara ve faillere dönük cezasızlık politikasıdır. Yapılan soruşturmaların eksikliği, yargılama sürecinde yargı organlarının “yanlış” ve yanlı değerlendirmeleri, asıl sorumluların yargılanmaması, baskı ve yıldırma süreçleri ile yaşamını yitiren, zarar gören çocukların ailelerinin anlaşma yolunu seçmek zorunda bırakılmaları ve yargı sürecinin uzunluğu da çocuk emeğinin sömürüsünü daha da katmerleştirmektedir.

Ankara İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi olarak çocuk işçiliğin getirildiği durumu ve çocuk iş cinayetlerinin bir “çocuk emek sömürüsü” politikası olduğunu vurguluyor, Çocuk İşçilikle Mücadele Günü olan 12 Haziran’da çocuk işçiliğe ilişkin taleplerimiz;

 

  • Ucuz çocuk işgücünü teşvik eden ve bunun altyapısını oluşturan eğitim sistemi ve eğitim politikalarına sona verilmelidir.

 

  • Çocuk emeğiyle ilgili veriler bilimsel, güvenilir ve düzenli bir şekilde yayınlanmalıdır.

 

  • Kayıt dışı çocuk işçi çalıştırılan kişi ve kurumlara göz yumulmamalı, caydırıcı cezalar verilmelidir.

 

  • Yasa dışı çocuk işçi çalıştırmayı önlemeye yönelik tedbirler alınmalı, denetimler etkin ve sıkı bir şekilde yapılmalı, ilgili mevzuatlar yürürlüğe koyulmalıdır.

 

  • Çocuk işçilik yasaklanmalıdır.’’

 

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir