“Kadın şairlerimizden erkek şiirlere karşı ciddi bir başkaldırış görebiliyoruz”

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

‘bir öncü kuşum ben / Akdenize sevdalı
savaşa teğet geçtim / şimdi barış zamanı
desem de inanmadı soyka giyinmiş insan
vurdular Felluce’de kırıldı zeytin dalı…

Ay sarı bir gecenin öte yüzüdür yüzüm
bulutları çekelim ki güneş görünsün
ey insanoğlu! zulmü kendinden uzak sanma
bakmışsın ki düşmüşsün sırtlanlar sofrasına…

Aydan Yalçın”

Mersin’li şair-yazar Aydan Yalçın: ”İncelikleri anlamayan, her geçen gün erkekleşen bir toplumda kadın şairlerinin yeri ne olacak? Nereye kadar olacak? Evet, baskıya inat, sömürüye inat, şiddete inat, öldürülmeye inat ülkemiz kadınlarının sesi ve kulağıdır kadın şairler” dedi.

Toplumun eril zihniyetine başkaldıran, insanın acılarını, hüzünlerini, sevinçlerini evrenselleştirmeye yönelik sözcükleri sağaltan kadın şairlerden, Mersin’in Silifke ilçesinde doğmuş şair- yazar Aydan Yalçın ile şiir üzerine konuştuk. Yalçın şiirin düş dünyasıyla bağını, evrendeki sınırsızlığını ve bir kadın yazarın kalemler çatısında yaşadığı sıkıntıları anlattı. Şairimizin, şuan basılmış 3 şiir kitabı bulunuyor. Aşkence, Gül Makası ve Ay Konuşsun isimleri ile okuyucularının ellerine sunulmuş… Dördüncü şiir kitabının da müjdecisi ben olayım. 3 yıllıkbir emeğin ürünü olarak yazıla gelen bu kitabın adı ise ‘’Yusuf’un Kuyusu’nda’’ olacak. Biraz hüzün, acı ve ölüm sancısını ilmikleyen bir kitap olduğunu öğrendim, şairimizden… Yakında o da ellerinizde olacak…

-Şairlerin düş dünyaları kalabalıktır. O düş dünyanızı tasvir ettiği bir şiir kabuğu var mıdır?

Yalçın: Şiiri asla sınırlamam. Çünkü şiir evrenseldir. Bu nedenle pasaportu yoktur, şiirin. Yani her yere, ülkeden ülkeye, insandan insana elini kolunu sallaya sallaya dolanarak olması gereken yere ulaşır. Onun içinde, şiiri konu olarak da sınırlamam. Aşk şiiri de, toplumcu şiir de evrenseldir.

-Sizi yazmaya kışkırtan bir şair var mıdır ya da bir olay?

Yalçın: Ben Köy Enstitülü bir babanın kızıyım. Babam, Mersin’in Silifke ilçesine bağlı bir köyde çalışıyordu. Dolayısıyla büyük kütüphaneli bir evde doğdum. Ben o kitaplarla iç içe büyüdüm. Daha ilkokul üçüncü sınıftayken neredeyse klasiklerin tümünü solumuştum. Her biri yelpazesi geniş bir kitaptı. Ansiklopediler düşmezdi ellerimizden. Babam bizleri o ansiklopedilerde araştırmalara yöneltirdi. Her kahvaltıda bizlere sorular sorardı. Yani babam bizleri okumaya, kültürlenmeye yöneltmek için çok çabaladı. Onun için kendisine çok teşekkür ediyorum.  Bu benim yazmamdaki en büyük şansımdı. Tabi bunun dışında kesinlikle düş dünyasını yadsıyamam. Bir şairin düş dünyasının geniş olması gerekmektedir. Evet, o kitapları okurdum. Ama her şey sadece onunla sınırlı değildi. Küçükken, babamın mesleğinden kaynaklı okul bahçesindeki lojmanda kalırdık. Evimizin damı kiremittendi. Çatı arasında bir boşluk vardı. Bazen kiremitler kırılırdı. Kırık kiremitlerden yağmur suları akardı. O yağmur suları, evin kontorplakla kaplanmış olan üst tabanında izler yapardı. Ben sırt üstü yatıp o izlere bakarak bazen prenses olurdum, bazen bir düğüne katılırdım, bazen hüzünlü bir şey yaşardım. O şekilleri çeşitli düşlerle büyütürdüm. Orada büyüttüğüm düşler mısralarıma aktı. 2 yıl önce, ‘Aynalı kavak’ adlı şiirimde yeşerdi. Düş dünyamın genişliği beni şiire ve öykülere yöneltti.

-Şiire, farklı bir yazınsal alanda kuma getirmeyi düşünüyor musunuz?

Yalçın: Kumalarım hazır. Şiirin dışında dergilerde ‘Varlık’, ‘Yasak Meyve’, ‘Kurşun Kalem’, ‘Mühür’ gibi birçok dergide yazı kaleme aldım. Şiir üzerine çok sayıda düz yazılarım oldu. Çünkü bir şairin sadece şiire takılıp kalmaması gerektiği düşüncesindeyim. Bu şairin gelişmesine katkılarda sunar. Benim şuan için bir deneme kitabım baskıya hazır. Zannediyorum önümüzdeki birkaç ay içerisinde yayın evine göndereceğim. Bu denemeler, hayatını kaybeden  ‘ Nazım Hikmet, Cahit Külebi, Ahmet Haşim, Abdulkadir Bulut, Nilgün Marmara’ gibi şairlerin bende bıraktıkları izler üzerine bir çalışma oldu. Bunların dışında şiir üzerine ayrıca yazılar yazdım. Kadın şairler ile ilgili Sabit Kemal Bayındıran hocamız ile bir aralar ciddi bir çalışmaya girdik. Neredeyse 235’e yakın kadın şairle anketler yaptım. Yani Türk şiirinde kadın şairin yeri şeklinde bir amaç içerisinde idik… Ne tür eserler ortaya koymuşlar? Hangi dönemlerde neler yazmışlar? Kitapları kaç yaşlarda iken ellerine alabilmişler? Nasıl bir familyadan geliyorlar gibi sorular sordum. Varlık, Yasak Meyve ve Mühür dergilerinde bu çalışmamız yayınlandı.

Artık çocuk şiirleri de yazıyorum. 6 ve 9 yaş, 9 ve 12 yaş çocuklar için şiir dosyalarımda hazır şuan. Biri resimleniyor. Gelecek senen okulların açılmasıyla bu kitaplarımı da elime alacağımı ümit ediyorum.

-Günümüz şairleri, ikinci yeni şairlerinin şiirlerini bir tık geçtiğini söyleyebilir miyiz?

Yalçın: Günümüz şiirleri ile ‘İkinci yeni şiirleri’ni aştık diye düşünüyorum. Bence günümüzde biraz toplumcu sorunları da öne çıkaran ama dili prangalamayan ikinci yeni çizgide çok güzel şiirler yazılıyor. Özellikle kadın şairleri bu konuda çok inceledim. Gerçekten güzel, iyi ve kaliteli şiirler yazılıyor. Ben çok umutluyum şiirin geleceğinden yana…

-Popüler kültürün iyi şiirleri örttüğünü savunuyor musunuz sizde?

Yalçın: Popüler kültürün iyi şiirlerin üstünü örtmesi maalesef ki, toplumumuzun okumamasından kaynaklanıyor. Arabesk bir toplumuz. Reklamcı bir toplumuz. İyiyi, sanatı, güzeli araştırmıyoruz. Güzelliklerin peşinde değiliz. Onun içinde açıkçası kötü bir hayat yaşıyoruz. İncelikler yok hayatımızda… Kalınlaşıp kötüleşiyoruz. Öldürüyoruz, ölüyoruz. Kanıyoruz, kanatıyoruz. Böyle bir ortamda da popülist kültür alabildiğine yeşeriyor. Maalesef ki çocuklarımız ve gençlerimiz bundan çok etkileniyor.

-Evet, son sorumuza dayandık… Toplumumuzda kadın yazar olmanın zorluklarını anlatır mısınız?

Yalçın: Ne demişti Gülten Akın, ‘’Ah kimsenin vakti yok. Tutup ince şeyleri anlamaya’’… İncelikleri anlamayan, her geçen gün erkekleşen bir toplumda kadın şairlerinin yeri ne olacak? Nereye kadar olacak? Evet, baskıya inat, sömürüye inat, şiddete inat, öldürülmeye inat ülkemiz kadınlarının sesi ve kulağıdır kadın şairler. Çok güzel şiirler yazıyorlar. Didem Madak muhteşemdir. ‘Siz aşktan ne anlarsınız bayım’ diyerek cevap vermiştir, İsmet Özel’e… Bir Arife Kalender, Gülten Akın, Sennur Sezer, Nilgün Marmara… Kadın şairlerimizden erkek şiirlere karşı ciddi bir başkaldırış görebiliyoruz.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir