Beylikdüzü escortkuşadası escortmalatya escorthttps://1baiser.com/escort/parissexemodelizmir escortAnadolu Yakası Grup Escort Bayanlaresenyurt escortpornoankara escortsugar rush oynaescort ankaraOlivia's awesome pussylasirena sharing is caring pornwww xxx pron comdiyarbetdiyarbetganobetbetmarlosweet bonanzaAnadolu Yakası EscortBeylikdüzü Escortavenva markets
porn list

KAPİTALİZM GÖLSESİNİ SATAMADIĞI AĞACI KESER, GÖVDESİNİ SATAR VE NEPOTİZM

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

           Şu zor günlerden geçtiğimiz bir zaman diliminde, sürekli eğlenceli yazılar yazıyım diyorum ama olmuyor.

           Nasıl yazayım ki?

           Emek halen sömürülüp alım gücü bu kadar düşmüşken, insanların büyük bir bölümü kendi   mutfağına bir şeyler almanın zorluğunu yaşıyorsa…

Halen, siyasi rant uğruna çevre ve doğal alan göz göre talan ve tahrip ediliyorsa…

İnsanlar düşüncelerinden, söylemlerinden, meşru taleplerinden dolayı hedef gösteriliyor, gözaltına alınıyorsa…

İşsizlik başını alıp gitmişse…

Halen, en temel yaşamsal ihtiyaçlarımız, dolaylı vergilerle biz tüketicilere, gerçek ederinin on katına kakalanıyorsa…

           Adil yargılanma talebi için ölüm sınırına gelmiş iki hukuk emekçisi avukat, ölüm orucundaysa…

           Ekonomi, iç ve dış politika dibe vurmuşsa…

           Ve, halen özgürlükler tutsak ediliyor, doğru söyleyen dokuz köyden linç kültürüyle kovuluyorsa…

           Nepotizm devletin genel ve yerel kurumlarına bu kadar sirayet edip, takdir görüyorsa…

           Ve ülke, büyük çoğunluk için gittikçe yaşanmaz duruma geliyorsa…

Her hafta eğlenceli yazılar yazmak,  biraz toplum nezdinde geyik muhabbeti algısı oluşturur, bana göre…

           Hem içimden de gelmiyor.

Nasıl gelsin ki?..

Yaşadıklarımız karşısında şahsen çok yoruldum.

           Boş kalabalıklarının bulunduğu köylere, kasabalara, kentlere, ülkelerin bir çoğuna baktığımda; daralmanın, nefes alamamanın zorluğunu yaşıyorum.

           Hani, şöyle bir imkanım olsa,  her hangi bir kıtanın fuanasına yerleşip, bundan sonraki yaşantımı orada geçirsem diye düşünmüyor değilim.

Ya da kapitalist/emperyalist otakrat, diktatoryal yönetimlere henüz bulaşmamış,  kirlenmemiş ve halen kapitalist/emperyalist teknolojiye inat, otantik yaşamlarını devam ettiren yerli kabilelerinin olduğu yerlere gitsem ve orada onlarla yaşamayı denesem…

Bu kadar siyasi/sosyal kötülükten sonra  üstüne üstlük, üzerimizde birde  ağır bir kasvet oluşturan pandemi denen illette bu sürece eklenince, sanırım çok yakında ülkeye psikiyatri uzmanlarda yetmeyecek.

           Bugüne baktığımız da, kapitalist/emperyalist sistemler dünya halklarına acıdan, gözyaşından başka bir şey sunmuyor. Dünyada bu kadar mutsuzluğun müsebbibi bunlardır.

           Bulunduğumuz alanları cehenneme cevirdiler.

           Bu yüzden gelişmemiş ya da gelişmekte olan ülke halkları sürekli bir umutsuzluk, mutsuzluk döngüsü içerisinde yuvarlanıp duruyor.

           İşin ironi tarafı: bunları görerek görmezden, duyduğumuz halde duymazdan gelerek susuyoruz.

Bilinmeli ki; küresel kapitalist sistemin efendileri farklı tanrılara tapar, farklı peygamberlere inanır. Ancak çıkarları örtüştüğünde, zulmü uygulamada ve emek sömürüsünde aynı tanrıya tapar, onun etrafında toplanırlar.

           Bunun yanı sıra, tekçi etnik kimlik, tekçi mezhep üzerine inşa edilmiş tekçi ulus devletlerde keza aynı şekilde, sahada uyguladıkları pratiklik açısından birbirlerine çok benzeşirler, uyguladıkları yöntem aynıdır; her türlü araçları devreye koymak suretiyle asimilasyon.

           Bugün dünya da gelişen savaşlar, ölümler, yıkımlar, göçler, her türden şiddet, bu küresel emperyalist ülkelerin ya da aynaya bakmadan emperyalist ülkelere ve onun sömürgeci politikalarına özenen gelişmekte olan ülkelerin, bilerek ve bilmeyerek uygulamak istedikleri politikaların birer sonucudur.

           Bugün için emek alanın da emekçiler ile sermaye sınıfı ve onun egemen bir üst sınıfı olan burjuvazi sınıfı kendilerini mutlu edecek bir çıkış mücadelesinin içinde, iktidar üst etnik kimliğin egemenliğini sürdürme, asimilasyona tabi tuttuğu “alt”  kimliklerin de özgürleşme mücadelesi sürüyor.

           Ama bilmedikleri bir şey var: diyalektik, tarihsel bir doğru varsa, o doğruyu, o gerçeği görmezden gelemezsiniz.

Daha doğrusu,  bir gerçeğin üstünü neyle örterseniz örtün, yerin yedi kat dibine de gömün, o gerçek bir, iki asır da geçse, bir gün mutlaka bir yolunu bulup toprağın üzerinde yeniden filizlenir.

           ****

           Dün HDP yönetiminde görevli arkadaşım İhsan Derinöz ile  Mersin’ in duayen gazetecilerinden Abdulllah abi(Ayan) tesadüfen tanıklık edip, anında  kendi sosyal medyalarında Mersin kamuoyuyla paylaşmaları sonucu,  hemen ardından hem HDP Akdeniz Meclis üyesi, eski İHD Şube Başkanı Ali Tanrıverdi ve Mersin’ in duyarlı sol/sosyalist ve  çevre örgütlerinin anında tepki gösterdiği, Müftü deresi kıyısında,  100 yıllık ağaçları keserek ağaç katliamı yapıldığı haberiyle sarsıldık.

           Resmen katliam!

           Hem de, “Millet Kahvesi” uğruna,  milletin gözünün içine baka baka,  korkmadan, sıkılmadan!..

           Son söz: Kapitalizm gölgesini satamadığı ağaç/ları keser, satar.

           Yazıktır, günahtır; ağaçlara, çocuklara kıymayın efendiler!

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mersin eskort
avcılar escort antalya escort ataköy escort ataşehir escort avrupa yakası escort bahçelievler escort bahçeşehir escort bakırköy escort beşiktaş escort beylikdüzü escort bodrum escort bursa escort eskişehir escort etiler escort fatih escort gaziantep escort halkalı escort izmir escort izmit escort kadıköy escort kartal escort kayseri escort kocaeli escort konya escort kurtköy escort kuşadası escort maltepe escort mecidiyeköy escort mersin escort pendik escort samsun escort şirinevler escort şişli escort taksim escort ümraniye escort denizli escort diyarbakır escort istanbul escort nişantaşı escort