Son günlerde ülkede yaşanan olumsuzluklara (Asgarî ücret, doğalgaz zammı vs…) karşı muhalefet partilerinin açıklamaları, bu başlıkla açıklama gereği hissettirdi bana.
Örneğin; Havuz medyası doğalgaz zammına eleştirel davranmak yerine, algı yaratarak bankaları devreye sokuyor. Çözüm olarak kredi Kartıyla, taksitli ödeme imkanı kozunu akıllara enjekte ediyor, soğuktan donanlara…
Gelelim Asgari ücret zammına!
Bu sefer, havuz medya demek yerine, bataklık medya tabiri daha doğru olur sanırım.
Yükselen Altın fiyatları için, “Altın da rekor” sunumuyla düğünlerde çeyrek altın takı yapabilenleri onurlandırıyor…!
Çok sağlam bir algı operasyonu.
Ne söylediğinizi duyar gibiyim.
“Eee zaten biliyoruz bunları!”
Tabi ki bildiğinizi biliyorum.
Benim derdim, algı operasyonu yapanlar değil…
Kürsü dedikoducularıyla zaten…
Hiç bir muhalefet partisini ayırt etmeden söylüyorum…
Meclis kürsüsünde,
“Zamlar milletin belini büktü” demekle yetinmek…
Kürsü dedikodusudur…
Ya da
Sendika bürolarında basını çağırıp, açlık, yoksulluk sınırı rakamlarıyla yetinmek…
Kürsü dedikodusudur…
Bu yazılanmanın üzerine, “çözüm ne?” diyeniniz de olabilir.
Ben ne bir siyasetçi, ne de bir sendikacıyım.
Siyasetçiler Anayasa, sendikalar da Anayasal düzen içerisindkie tüzüklerini işletsinler…
Yani, “Murat gilin damından atlayamadım” ezgisine bağlamanın gereği yok.
Yetmez mi?