Lawo vere, min beriye te kıriye!
(Gel artık oğlum, seni çok özledim)
Derin kaygıları olan biriyim.
Bu uzun yolculuğumun kasveti ondan.
Mutsuz olduğum zamanlar ile birlikte mutlu olduğum zamanların da esiriyim. Hiçbir çıkarım beklemeden.
Kimi vazgeçemediğim demlerim oldu, mest olacak kadar.
Kimi kalıbıma sığmadığım zamanlarım da oldu.
Ayrıca, ucuz düşlerin esiri olduğumu da bilirim.! Pespaye yaşadığım zamanları anımsayarak, hayatı beş kuruşsuz yaşadığım gibi…
Hiçe sayılan yaşamlar askıya alındı, İstanbul Sözleşmesi gibi.
Ucuz hayatlar diye…
“Kadının adı yok”!
Halk temsilcileri yargılandı ve karar verildi!!!
Kuruldu sehpa, top(l)u, topu bir imzaya kıyas yaşamlar!
Öncesinde bir twit almıştım: “İhraç edildiģim haberini senden almıştım ve göreve iade edildim”.
Öyle şadoldum ki gözyaşlarım tanığımdır arkadaşım.
Aklım aylar öncesine gitti.
Telefonun diğer ucunda annem,
“Lawo vere min biriya te kiriye ”
Meğerse özlemmiş, en büyük insanlık…
Annem gibi!
Arkadaşlarım gibi!
Ülkem gibi!
Tanığımdır okuduğum şiir:
bugün rüzgar kasvetli/
eyyy!! rüzgar/
aşk-ı ihsan eyle bana/
dokunmuş yüreğime/
ar damarı çatlak insan müsveddeleri/
sabrımın son eşiğinde/
bi çare muhabbetim/
sakla beni umutlu gülüşlerde/
eyyy! nazlı düş/
sakla beni/
sakla kollarında/
yalanın talanın dört kol gezdiği/
ucube şehrin şerrinden/
facebook likes kopen