Şu ana kadar muhalefetin 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerine dönük hamleleri, doğru olduğunu ve başarılı olmalarını sağlayacağını düşünüyorum. Her partinin kendi adayıyla Cumhurbaşkanlığı seçimine girmesi, seçimi ikinci tura taşıyacaktır. Elimizde herhangi bir saha çalışması olmasa da, sayın K. Kılıçdaroğlu’nun ilkesel hamleleri, sayın Muharrem İnce’nin söylemleri ve İyi Parti mitinglerindeki kalabalık, Cumhurbaşkanlığı seçiminde ikinci tura kalacak muhalefet adayının ipi göğüsleyeceği yönde olduğunu söyleyebiliriz. Tabii anahtar parti ikinci turda (ve TBMM çoğunluğu açısından da), HDP olacaktır. Ancak, mesleğimden dolayı, bu yazıyı seçim sonrasına ayırmak istedim. Seçim başarısı önemli olsa da, seçim sonrasında da ‘başarı hikayesi’ yazılmalıdır. Aksi durumda, seçim başarısı, anlık olur; yani sürdürülemez.
Seçimler sonrasındaki başarı hikayesinin ilk önemli ayağı ekonomidir. Cari açığın durumu belli; enflasyon şaha kalkmak üzere; Dolar / döviz uçuşa geçmiş durumda; özetle ekonomi stagflasyon (durgunluk ve enflasyonun birlikte yaşanması) durumuna girmiş gözüküyor. Vatandaş açısından yaşanacak olan işsizlik; yani evine ekmek götürememesidir. Başarı için muhalefetin bu olumsuz gidişe dur diyecek umut vermesi gerekir. Biz gelirsek, ekonomik-toplumsal durumunuz daha da iyi olacak algısını yaratması gerekir. Yani strateji sadece “karşı taraf kötü” üzerine kurulmamalı, “biz daha iyiyiz” üzerine kurulmalıdır. Ancak ekonomik durumun düzelmesinde, demokrasi, adalet, hak ve özgürlükler, bağımsız yargı vs. (hukuk devleti) olmazsa olmaz oldukları da unutulmamalıdır.
Başarı hikayesinin ikinci ayağı, hukuk devletinin yeniden inşasıdır. Hukuk devleti içine temel hak ve özgürlüklerin korunması, yargı bağımsızlığının sağlanması, güçler ayrılığı, seçimlere ilişkin düzenlemeler, yazılı ve basılı görsel basının özgürlük ve tarafsızlığı vs. girmektedir. Bu anlamıyla hukuk devleti, vatandaşların devletlerine bağlılığını ve sevgisini (meşruiyetini) güçlendirir; yani devleti daha da güçlü kılar. Hukuk devleti ayrıca, oluşturulacak olan huzur ve güven ortamı aracılığı ile, yerli ve yabancı yatırımcıları çekerek, yatırımların artmasına neden olur. Liberalizmin en çok önem verdiği şey, hukukun üstünlüğüdür. Hukuk üstün olunca, burjuvazi / yatırımcı ilerisini görebilir, kendini güvende hisseder ve yatırım yapma aşamasına gelir. Kanunların üstünlüğü değil, hukukun üstünlüğü hakim kılınırsa, yolsuzluk da azalır. Hukuka göre hareket edilirse, rüşvete gerek kalmaz. Hukuk üstün değilse, işlerinizi rüşvetle yaptırabilirsiniz. Bu da, ekonomik büyümenin düşük olmasına neden olur.
Başarı hikayesinin üçüncü ve son ayağı, toplumsal kutuplaşmanın ortadan kaldırılması; yani toplumsal barışın sağlanmasıdır. Yukarıdakiler sağlanmadan toplumsal barış sağlanamaz. Ancak yukarıdakiler de, tek başlarına toplumsal barışı sağlayamazlar. Siyasetçilerin dili ve kamu görevlilerini pratikleri, toplumsal barış için çok önemlidir. Örneğin laiklik olmadan barış sağlanamaz, çünkü laiklik vatandaşların inançlarına karşı kör olmadır ve bu toplumsal barış için çok önemlidir.
CHP Genel Başkan yardımcısı sayın Aykut Erdoğdu’nun üç twetini aktararak özetle bitireyim. Bu mesaj, CHP’nin sorumluluğunun bilincinde olduğunu göstergesi olduğundan önemlidir:
“1-Faiz ahd ederek düşmez…
Az borçlanarak düşer…/ Tasarruf ederek düşer… /Tasarruf etmek için yolsuzluk yapmayacaksın… /Saray yapmayacaksın… /Makam aracı saltanatından vazgeçeceksin… /Örtülü ödeneğin milyarlarca lira olmayacak…
2- Cari açık ahd ederek düşmez…
Üretimi artırarak ihracat yaparak düşer… / Üretim olması için yatırım gerekir… /Yatırım için hukuk gerekir… /Yatırım için OHAL’i kaldıracak ve yargıya karışmayacaksın… /İhracat yaptığın ülkelerle kavga etmeyeceksin…
3- Ekonomi ahd ederek düzelmez…
Adalet olmadan ekonomi düzelmez… /Yargı bağımsızlığı olmadan ekonomi düzelmez… /Kutuplaşma ve çatışma bitmeden ekonomi düzelmez… /Ve en önemlisi OHAL kalkmadan ekonomi düzelmez…” (Kaynak: https://www.facebook.com/fethi.acikel)
