Canan Kaftancıoğlu’nun CHP İstanbul il başkanı seçilmesinden sonra CHP içinde maalesef çok sert tartışmalar yaşanıyor ve daha bir süre devam edecek gibi. Bu tartışmalara, siyasal partiler ve sivil toplum kuruluşları üzerinden eleştirel yaklaşmak gereği ortaya çıkmıştır. Bu tartışmaları pek anlamlı bulmadığımı belirterek başlayayım.
Sayın Kaftancıoğlu’nun siyasi duruşu üzerinden yapılan tartışmaların çok anlamlı bulmamanın birinci nedeni, CHP bir sivil toplum kuruluşu değildir, bir siyasal partidir. CHP, sosyal demokratlığı tartışılsa da, en azından merkez solda yer alan bir kitle partisidir. Kitle partisi olmak dolayısıyla da, içinde farklı ideolojik duruşta olan veya ideolojileri aynı olsa da, o ideolojinin farklı yönlerini öne çıkaran / vurgu yapan kanatlardan oluşmaktadır. Dana somut ifade ile, CHP içinde Atatürkçüler, sosyal demokratlar, hatta sosyalistler yer almaktadır. CHP’nin çizgisi de, Atatürkçülük ve sosyal demokrasi üzerine kurgulanmıştır.
Parti içi (örgüt) yarışlarda, bu temel iki kanattan ziyade kişiler / hizipler öne çıkmaktadır. Ancak zaman zaman bu iki kanat arasında sert tartışmalar yaşanabilmektedir. En sert tartışmalar, 1965’te İsmet İnönü’nün CHP’nin ortanın solunda olduğunu açıklamasının ardından Bülent Ecevit’in yükselişi ve genel başkan olması ile yükselerek devam etmiş ve Turhan Feyzioğlulları’nın başını çektiği grubun partiden ayrılması ile dinmiştir. Yani bu tür tartışmalar CHP’ye yabancı değil.
Türkiye’nin içinde bulunduğu koşullar da göz önüne alındığında, bu iki temel akımın CHP içinde birlikte var olmayı öğrenmeleri gerekiyor. Ortak amaçları aynı: Türkiye’de insan hakları üzerine kurgulanmış hukuk devleti ve demokrasinin, en azından bugün için korunmasıdır. Atatürkçüler, laiklik gibi Atatürk devrimlerine vurgu yaparken, sosyal demokratlar hukuk devletine vurgu yapıyor olabilirler; ikisi de insan hakları üzerinedir. İki grubun yapması gereken, bu amaçlar etrafında daha solda yer alan partilerle-gruplarla da işbirliğini geliştirme üzerine çalışmaktır. Aksi durumda hepsi birlikte kaybedilecektir.
CHP, bir siyasal parti değil de sivil toplum kuruluşu / dernek olsa, dernek olarak tek bir duruş aranabilir, ama bir dernek değil. Sosyal demokrasi derneği olsa, sosyal demokrasinin evrensel ilkeleri doğrultusunda çalışmalar yapmak derneğin temel amaçları olabilir. Atatürkçü Düşünce Derneği olsa, amacın / çalışmaların Atatürk ilke ve devrimlerini (ki Atatürkçülüğün de farklı yorumları olduğu unutulmamalıdır) yaymaya çalışmakla sınırlı tutulması normal istanbul rus escort karşılanabilir. Ancak CHP bir dernek değildir ve hedefi iktidar olmaktır. İktidar olabilmek için de, aynı amaç / ilkeler etrafında, iktidar çoğunluğunu oluşturmaya çalışır. Böyle bir çoğunluğu bir araya getiremezse iktidar olmaz ve ilkelerin hayata geçirilmesi veya bugün için korunması olanak dışına çıkmış olur.
Farklı grupları içinde barındırdığından, bu grupların parti içi seçimlerde il / ilçe başkanlığını veya parti meclisi üyeliğini kazanmaları veya bu gruplardan milletvekillerinin olması normal karşılanmalıdır. Sayın Kaftancıoğlu’nun İstanbul il başkanlığının da bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Son bir nokta: Sosyal demokrasi Atatürk mirasını reddetmez. Sosyal demokrasi, Atatürk’ün laiklik, devrimcilik, halkçılık, demokrasi / cumhuriyetcilik gibi ilkelerinin geliştirilmesine en uygun ideolojidir. Daha önce de yazdığımı tekrarlayayım: CHP çizgisi, Atatürkçülük ve sosyal demokrasi bağlamında “ÇAĞDAŞ MEDENİYET DÜZEYİNE TOPLUMAL ADALETLE ULAŞMA” olarak tanımlanabilir.