Bugün kadın kolları il / ilçe başkanlığı yapmış bir grup kadın ile sohbet edince, kadınlar üzerine yazmak istedim. Ancak önce çıkmış kadınlar veya siyasetteki kadın temsiliyeti veya kadın sorunları üzerine değil, siyasetin mutfağındaki kadın üzerine bir şeyler yazmak istiyorum.
Mutfak derken, yemeği yapıp önümüze getiren anlamında değil; çalışan ama emeğinin değeri sistem tarafından görülmeyeni kastediyorum. Yani olumsuz anlamda kullanıyorum. Sağdan soldan, kadınlar siyasetin hamalları; tıpkı gençler gibi. Kapitalist sistemin, ev kadınlarını yok sayması gibi.
Öncelikle bunun en önemli nedeninin kapitalist sistemden kaynaklandığını düşünüyorum. Kapitalizm, ev kadının yaptıkları, tarlada çalışan kadının emeğinde olduğu gibi paraya çevrilmeyen her şeyi değersiz görmektedir. Oysa, bunların da sistem içinde değerinin belirlenmesi gerekir. Siyasette de benzer bir durum işliyor. Bir de sosyal (refah) devletinin olmadığı düzenlerde, kadınlar için siyaset yapmak çok daha zor, hatta olanaksız hale geliyor. Çocuklar büyütüldükten sonra, tabii torunların yükü gelmediyse, veya emekli olduktan sonra ancak siyasal etkinliklere katılabiliyorlar. Tabii çoğu kadının mali bağımsızlığı olmadığı için siyaset içinde ya çok sınırlı ya da hiç yer alamıyorlar. Çoğu partinin mali durumu, mali bağımsızlığı olmayan kadınların önünü açacak güçte olmadığından, siyasete ilgi duysalar da kadınlar kenarda durmak zorunda kalıyorlar.
Kadına toplumsal yapı içinde biçilen rol anlamında kültür de kadının siyasetteki önünü tıkamaktadır. Evinde otursun, çocuk baksın, evinin hanımı olsun diye bir rol biçer ve kadınları öyle yetiştirirseniz, siyaset içinde yer alan kadın sayısı da bu bakış açısının sonucu olarak az olacaktır. Partilerdeki kadın üyelerin sayısını önemsemiyorum, çünkü önemli bir kısmının erkek siyasetçilerin ‘naylon’ üyeleri olduğunu düşünüyorum. Çoğu kadın parti üyelerinin siyasete ilgileri, delege seçimlerinde oy kullanmaktan ibaret.
Peki bu sorunlar nasıl çözülebilir?
Uzun dönemli çözüm olsa da, refah devletinin geliştirilmesi gerekiyor. Gündü-gece kreş/çocuk bakım evleri bu bağlamda çok önemlidir. Amaç, kadının, ev / aile dışı işlere zaman ayırmasını sağlayacak olanakların sunulmasını gerekir. (Sadece kadınların siyaset içinde yer almaları değil, kreşler çocukların gelişimi için de çok önemlidir.) Kadınların, akşamları da rahat rahat sokağa çıkabilecekleri güvenli ortamın oluşturulması gerekir. Bir de erkeklerin / kocalarının zihniyetlerinin değişmesi gerekiyor. Siyasete katılan kadın kötü gözle görülmemesi gerektiği gibi, ev işleri yüklerinin de paylaşılması gerekiyor.
Diğer bir çözüm de siyasetin parayla değil, insanla yapılan bir işleyişe kavuşturulmasıdır. Çoğu kadının ekonomik bağımsızlığı olmadığından veya yeterli düzeyde olmadığından siyasetin içinde pasif konumda kalmaktadır. Oysa insanla yapılan siyasette, yani çok para gerekmeden bir yerlere gelmenin yolu açıldığında, en azından kendi çevrelerinde örgütlenerek bir yerlere gelebilirler. Bu çerçevede en somut çözüm, üyelerle önseçimdir. Önseçim olmadığında, en küçük koltuğa talip olmanın maliyeti dahi çoğu insan için karşılanamaz bir düzeye çıkıyor.
Tabii çözüm önerileri için kadınların kendilerinin dinlenmesi gerekiyor; onların ne istediği daha önemlidir. Sorunlarını kendileri daha iyi bildiklerinden, çözüm önerilerini de onlar üretebiliriler.
Kadın annedir, ama iyi siyasetçi de olabilir. Evini idare eder, mahallesini de yönetebilir; ilçesini de yönetebilir.