MERSİN’DEN ULUSALA BAKIŞ: MERSİN’E KİM SAHİP ÇIKMIYOR? MERSİNLİLER Mİ, İKTİDAR MI?

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Mersin’in, Türkiye’nin ekonomik, politik ve toplumsal olarak önemli kentlerinden olduğuna kimse itiraz etmez. İtiraz edilen, Mersin’in bugünkü ekonomik ve kentsel durumudur. Peki bu olumsuz durumdan kim(ler) sorumludur? Benim için önemli olan Mersinlilerin sorum(suz)luluğudur.

Mersin’in geri kalmışlığının ilk sorumlusu olarak, hemen vergileri toplayan, kaynakları dağıtan ve yatırımlara karar veren ulusal iktidar akla gelebilir. Gerçekten de uzun yıllardır ulusal iktidarlar, kendi başlattıkları yatırımlara dahi yeteri kaynak ayırmayarak Mersin’e ilgisizliklerini ortaya koymuşlardır. Bu ilgisizliğe örnek olarak, havaalanı, Tarsus Kazanlı turizm bölgesi ve serbest bölge / liman yolları gösterilebilir. Mersin’in (ve bölgenin) geleceği açısından olumsuz olarak değerlendirilebilecek nükleer santral, termik santraller gibi yatırım projeleri de ulusal iktidarların bakış açısını göstermektedir. Bu projeler, sadece sağlıklı bir çevrede yaşama hakkımızı yok etmeyecek, büyük bir potansiyel olan Mersin’in turizmini de daha baştan yok edecektir. Bu çerçevede Mersin’in geri kalmışlığında ulusal iktidarların sorumluluğunun önemli olduğu ileri sürülebilir.

Peki Mersinlilerin hiç mi sorumluluğu yok. Bence Mersin’in mevcut durumunun asıl sorumlusu Mersinlilerdir. İnsan evinden kendisi sorumludur. Önce kendisi bir şeyler yapmalı, sonra başkasından bir şeyler beklemelidir. Siz talep etmezseniz, bir şey de alamazsınız, elde edemezsiniz, çünkü başka talep edenler var. Suçu başkasında aramayalım; iğneyi önce kendimize batıralım. Yani iş Mersinliler de bitiyor.

Mersin’in geri kalmışlığının asıl nedeni, Mersinlilerin Mersin’e sahip çıkmamasıdır. Bu çerçevede Mersinlilere düşen birinci sorumluluk Mersin’e, Mersinlilerin arzuladığı biçimde sahip çıkacak yerel yöneticiler, milletvekilleri ve derneklere yöneticiler seçmek ve onlara baskı yapmaktır. Farklı partilerden seçtiği temsilcilerine, konu Mersin olunca farklılıklarını bir kenara bırakıp Mersin için birlikte hareket etmeleri gerektiği konusunda baskı yapmalarıdır. Böyle hareket etmeyenlerin, hangi partiden / dernekten olursa olsun tekrar aday dahi gösterilmelerini engellemeye çalışmalılar. Yani temsilciler üzerinde iliklerinde hissedecekleri bir Mersin’e sahip çıkma baskısı oluşturulmalıdır. Bu Mersin’in ileri gelenlerine düşen bir sorumluluktur.

Ortalama vatandaşlar olarak bizler de, seçimlerde vereceğimiz oylarımızla, zaman zaman Mersin’e sahip çıkmak için yapılan toplantı ve gösteri yürüyüşlerine katılarak Mersin’e sahip çıkabiliriz. Özellikle belediye seçimleri geldiğinde Mersin’e sahip çıkılabilir. Gerek desteklediğimiz partinin adayının belirlenmesinde, gerekse de adaylar belirlendikten sonra, yani oy verirken, Mersin’in sorunlarına çaresi olanları, Mersin’i bir adım daha ileri taşıyacak adaylara oy vererek Mersin’e sahip çıkabiliriz.

 

Bu yaklaşımın ütopik olduğu haklı olarak ileri sürülebilir. Seçmenlerin büyük çoğunluğu sağ-sol olarak bölünmüş, parti aidiyeti üzerinden oy veriyorlar. Bunu bilen temsilciler de Mersin’e sahip çıkma konusunda çaba harcamıyorlar. Ancak Mersin’imize sahip çıkabilmek için, bu anlayışı değiştirmemiz gerekiyor. Mersin’e sahip çıkılmasını istiyorsak, başka yol da yok.

Mersin’e sahip çıkmakta özellikle büyükşehir belediyesinin rolünü tartışmak gerekir. Bu gelecek haftanın konusu.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir