Gıybet sayılır mı, sayılmaz mı, orasını ben bilemem…
Sayılsa da sayılmasa da, Mersin’de 28 yıldır yaşayan biri olarak; Mersin’ i yerel anlamda yöneterek bu kadar büyük kötülükler yapmış çoğu seçilmiş yöneticilerin yerele ilişkin sergiledikleri onca olumsuz pratikleri hakkında eleştirileri, genellikle bulunduğum sosyal ortamlarda zaman zaman yapardık.
İki yıldan fazla zaman oldu…
Kilikya Gazetesinin bir köşesinde bir şeyler yazmaya çizmeye çalışıyorum.
Ama yerele ilişkin, eleştirel anlamda yazı yazdığım pek söylenemez. Sebeb-i mucubi; bu konuda duayen olmuş, Mersin’ in yerel siyasetini bilen, kentin nabzını iyi tutan meslektaşlarımızın bolluğu…
İlk defa, Mersin sınırları içinde yaşayan biri olarak, yerel meclisi kebirde yaşananlara müdahil olmak zorunda hissettim kendimi; siz buna isterseniz yurttaş tepkisi, eleştirisi diyebilirsiniz.
İktidarda hangi parti olursa olsun, tarafsız gözle olayları değerlendiririm.
Bir küçük not.
Ben, 1984 yıllarında SHP’ de az buçukta olsa politika yapmaya çalışan birey olarak peşinen söyleyeyim: CHP’li de değilim.
Ancak, CHP’nin bir kısım tabanına da uzak değilim. Zaman zaman birlikte yan yana geldiğimizde, toplum yararına çözüm odaklı politikalar üretmeye çalışırız.
Diğer partilerden de elbette dostlarım vardır.
Ayrıca CHP, kendi partimden sonra, çok rahatlıkla kapısından girebileceğim partilerin başında gelir.
Şimdi asıl konuma geleyim, bunca açıklamadan sonra.
Vahap Seçer’i tanırım, onun da bana göz aşinalığı vardır. Ama özel bir hukukumuz yoktur. Sadece, ortaklaşan etkinliklerde platformların diğer üyeleriyle birlikte zaman zaman bir araya kısa süreliğine de olsa gelir hal hatır sorarız; sadece, o kadar.
Başta CHP olmak üzere, diğer partilerin, Büyükşehir ve alt belediyeler için başkan adayları, meclis üyeleriyle birlikte kenti yönetmek üzere aday gösterilirler.
Biz seçmenler ise, seçim zamanı sandık başına gider oy veririz.
Oy verirken:Bu güzel kenti daha da ileriye taşıyacak; alt yapısıyla üst yapısıyla, geniş geniş bulvarlarıyla, çok katlı otoparklarıyla, parkları bahçeleriyle, kültür sanat, spor salonları/alanlarıyla; yaya, engelli, bisiklet yollarıyla, tramvay ve metrolarıyla; kaliteli, ucuz içme suyu ile ulaşım imkanları ve diğer sosyal ihtiyaçların karşılandığı demokratik, çağdaş görünümlü yaşanabilir bir kentin hayalini kurarız.
Seçim bitti mi, hangi partinin adayları kazanırsa kazansın, ilk yapmaları gereken şey, seçildikten sonra yakalarındaki parti rozetlerini çıkarmalarıdır.
Ve akabinde seçim öncesi, bu kentin meydanlarında, bu kentin kahvelerinde, bu kentin mahallelerinde, sokaklarında, birebir, bu kentin yaşayanlarına anlattıkları projelerini, yine bu kentin insanları ile birlikte hayata geçirme sorumlulukları ve zorunlulukları vardır.
Asıl niyet de bu olmalı.
Kente ilişkin tahayyül ve tasavvur ettiklerinizin hayata geçmesi, iyi niyetinizle ilgilidir.
Biliyoruz, kolay değil.
Mega kent için tahayyül ve tasavvur ettiğiniz projelerinizi hayata geçirmek için tabi ki mega mega bütçeler lazım!
Bu mega bütçe için, iller bankasının ve merkezi Ankara hükümetinin muslukları açması lazım. Merkezden yerellere gani gani para akmalı. Tabi ki diğer kentler içinde bu böyledir.
Ayrıca, bütçeniz yetmiyorsa borçlanma yöntemine başvurmanız gerektiğine…
Meclis-i Kebir toplantısında, Belediye Başkanı yapılacaklarını anlatır ve kendi meclis-i kebirden borçlanma yetkisi ister. Belediyle başkanı bu parayı eve götüremeyeceğine göre, meclis üyeleri, kentin menfaati, bu kentin insanına saygıda kusur etmemek için, başkanın hangi partiden olduğuna bakmadan borçlanmaya yetki verir; doğrusu da budur.
****
Ben niyet okumayı beceremem, okumam da.
Sayın Vahap Seçer’in yerele ilişkin projelerini hayata geçirme noktasındaki samimiyeti, niyeti nedir, bilemem…
Ben, görev yaptığı sürüce icraatlarına bakarım.
Ancak, daha seçilir seçilmez, Sayın Vahap Seçer başkanlığında toplanan, içinde alt belediye başkanlarının ve meclis üyelerinde bulunduğu meclis toplantılarını büyük bir esef, büyük bir üzüntü ve büyük bir kaygıyla seyrediyorum.
Sırf CHP’li belediye başarısız olsun diye, farkına varılmadan Mersin kentine ve Mersin halkına büyük kötülükler yapılmakta.
Her seferinde borçlanma önerisi, AKP’li ve MHP’li meclis üyelerinin oylarıyla red ediliyor.
Bu kentin ve bu kentin yaşayanlarının bekası, menfaati için bütün partilerin ortaklaşması gerekirken, bu yapılanlar içimizi acıtıyor!
Demokrasiyle, hukukla yönetilen hiçbir ülkede bu tablolara rastlayamazsınız.
Muhalifte olsa, kentin, halkın aleyhine karşı oy kullanamazsınız!
Muhalifte olsa, bu kenti, bu halkı cezalandıramazsınız!
Hatta, birlikte çözüm üretirsiniz.
Örnek mi?..
AKP’li Akdeniz Belediyesi…
****
Bir dört yılı böyle mi geçireceğiz?
Merkezi meclis Ankara da böyle davranıyor diye, siz de yerellerde böyle davranmak zorunda değilsiniz.
Bilerek veya bilmeyerek bu kenti ve insanlarını cezalandırıyorsunuz,
Kendi siyasi rekabetinizi, çekişmenizi, egonuzu, bu halkı, bu kenti cezalandırarak tatmin ediyorsunuz?
Unutmayın… Tarsus’ undan Anamur’una, Mut’un dan Gülnar’ına, Aydıncık’ından Erdemli’sine kadar, tüm Toroslar ve bu kent bizim, bu kentin insanları bizim.
Mersin halkı, bu yaşananları bir tarafa not etmektedir, bilesiniz.
Sonra, söylemedi demeyin!