Tekin OBAN
Hava oldukça nemli.
Kan ter içindeyiz; bir de OHAL var bu sarmalın içerisin de!
Gökyüzü silik bir yüz giyinmiş, perdelenmiş yıldızlar…
Ve ben, tahammül edemediğim günlerdeyim, kendi sesime dahi…
Neyse kendimden geçeyim, sorunlardan birine değineyim…
Bildiğiniz üzere, ’24 Temmuz Basın Bayramı’ydı dün.
Mersin Gazeteciler Cemiyeti Başkanı (MGC), ne hikmetse partilerden, odalardan, onlardan diğerlerinden daha geç davranıp bir metin yayınladı.
Gazetecilerle birlikte bir açıklama yapma gayretine girmeden…
‘Mazideki Bayram’ başlığıyla, ”Tutuklu gazeteciler oldukça, ’24 Temmuz Basın Bayramı’nı kutlamayız” denmiş, yayınlanan metinde.
Bu açıklama nedense bana MGC’nin Mersin Akdeniz Belediyesi’ne atanan Kayyumu ziyaret edip başarı dileğini hatırlattı.
Sahi özgürlük ne ola ki?
Hak, hukuk, adalet vs..
Kavramların bu kadar boşa düştüğü zamanların esiri ülkem.
Her neyse işte…
Size sesleniyorum meyvesin den vazgecmiş ağaçlar!
Ahh, benim soyu tükenmek üzere olan narenciye bahçelerim!
Bir de siz varsınız tabi yok olmuş…
MGC’nin dağıttığı ödüllere ad olmuş…
Bilmezsiniz, sizden sonra narenciye festivalleri düzenlendiğini…
Bilmezsiniz, sizden sonra nasıl da verildiğini altın limon ödüllerinin…
Nereden bilebilirsiniz ki?
Betona gömdüklerinde sizleri, ardınızdan yaptıkları ajitasyonu…
MGC’yi geç kalmışlıklarından, yanlış faaliyetlerinden dolayı tebrik eder ve kutlarım.
Bir bayram var ise şayet, bu bayram onlardan başkasının değildir.
Verilen ödülleri unutup geçmeyeceğim tabi.
Toplasan iki arkadaş dışında verilen diğer ödüller, adrese teslim gibiydi.