Gündem yoğun.
Dünya halkları en anlamlı günlerinden birini yaşıyor. 1 Mayıs birlik, mücadele ve dayanışma gününü yeni ufuklar açması umuduyla bizler de kutluyoruz. Umarım yarına giden yolda, önümüzü görebilmemiz için yeni dersler çıkartırız. Tüm emekçilerin bedel ödeyerek elde ettikleri; birlik, mücadele ve dayanışma günü bütün insanlığı aydınlatsın…
***
Politikada bütün kazanımlar etkili muhalefet edebilmekten geçiyor. Bunun için ülkenin ve halkların sorunlarının doğru tespit edilmiş olması çok önemli. Bu da yetmiyor uygun çözüm politikaları üretmek, bir de bunu halkın özümseyeceği şekilde anlatmak, Bir de bu işi yerinde ve zamanında yapmak gerekiyor.
Hem muhalefette olup, hem de emek eksenli bir mücadelede başarılar elde etmiş kurumlara baktığımız da; o kurumların söz konusu politikaları hayata geçirdiklerini görüyoruz.
Bülent Ecevit gençliğinde başarılı bir politikacıydı. CHP’nin genel başkanlığını İnönü’ye rağmen alması, İktidara giden yolda bir dönem yüzde kırkı bulması, Başbakan olarak ülkeyi yönetmesi etkili ve inandırıcı politika yapmasına, bunu da halkla paylaşmasına bağlıydı.
DİSK, Kemal Türkler döneminde; sınıf eksenli, aktif ve etkili çalışmalar yaptığı için ses getiren bir örgütlülüğe sahipti. 1 Mayıslar beş yüz bin(500.000) kişiyle kutlanıyordu.
Yine aynı dönemde, Türkiye solunun güçlü olmasının en önemli nedeni, halkın sorunlarını halkla birlikte ele almaları ve etkili politikalar yapabilmelerine borçluydular. O dönemin güçlü sol yapılarını hatırlayınız.
Daha sonraki süreçte, dünya konjonktürünün etkisinin dışında, söz konusu yapılar doğru politikalar üretip halkla paylaşmada etkili olamadıkları için mevcut durum yaşanmaktadır.
Geçen seçimlerde HDP’nin bütün baskılara karşın 80 milletvekiliyle meclise girmesi döneme uygun etkili politika yapmasından kaynaklanmaktadır.
Son günlerde Halk evlerinin uyguladığı politik eylemler doğru ve etkili olması nedeniyle kitleselleşmektedir.
Gelinen noktada ülke de durum içler acısı. İktidarda ki partinin başkanı “24 Haziran da seçim var, hodri meydan” diyor. Yani kendine güveniyorsan çık karşıma da sana gününü göstereyim diyor. Muhalefetteki partiler de hemen atlıyorlar. “ Hodri meydanına, hodri meydan “diyorlar, sonra da kalkıp iktidar partisinin kullanıp kenara attığı birinin Cumhurbaşkanı adaylığını tartıştırıyor. Ağır eleştiri yapmak istemiyorum. Her şey ortada…
Vatandaş şunu görüyor: iki yıldır OHAL’le yönetiliyoruz. Cumhurbaşkanı olduğunda ya da iktidara geldiğinde OHAL’i kaldıracak mısın?
Ülkede adalet diye bir şey yok: Sen seçildiğinde ne yapacaksın?..
Ülkede demokrasi yok: Sen seçildiğinde demokrasi için ne yapacaksın, nasıl bir demokrasi öneriyorsun?
Ülkenin bütün değerleri satıldı ya da özelleştirildi: Sen seçildiğinde farklı bir şey yapacak mısın, aynı uygulamaya devam mı edeceksin?
Ülkenin ordusu Suriye topraklarında: Sen seçilirsen eğer, savaşı mı savunacaksın yoksa barışı mı?
Cumhuriyetin en önemli değerlerinden biri olan laiklik yok edildi, Sen seçilirsen eğer bunu nasıl düzelteceksin?
Kürt sorununa ilişkin bir çözümün var mı?
Seçilmişler, aydınlar, gazeteciler cezaevlerinde: Sen kazanırsan nasıl çözeceksin?
Eğitim sistemi konusunda ne diyorsun?
İktidar partisi kendi gibi düşünmeyen herkesi terörist ilan ediyor, düşmanlaştırıyor: sen nasıl çözeceksin?
Medyayı tek ses haline dönüştürdü: Sen iktidara gelirsen eğer çok seslilikle ilgili ne yapacaksın?
Köylünün sorunlarını ve işsizliği nasıl çözeceksin?..
Cumhurbaşkanı, “OHAL devam edecek, eskiden grevler oluyordu, şimdi hemen yasaklıyoruz.” Diyor. Bu can alıcı noktada sen ne yapacaksın? Yasakları ortadan kaldıracak mısın yoksa devam mı edecek?
Mevcut iktidardan senin farkın ne olacak?
Bu sorunların etrafını dolanarak, üzerinden atlayarak etkin politika yapabilir misin?
İktidarın söylemlerine takılarak nereye gidebilirsin?
Tüm bunları ve başka nice sorunların çözümünü anlaşılır biçimde halka anlatmıyorsan, onunla açık açık paylaşmıyorsan, bunu da yerinde ve zamanında yapmıyorsan etkili değilsindir, durum vahim… Muhalefet halkla birlikte olabildiği ölçüde etkilidir.