Tren raylarına yakın bir evde oturan ev sahibesi, her tren geçişi sırasında büyük bir gürültüyle sallanan gardırobu tamir ettirmek ister. Kocasının evde bulunmadığı bir sırada mobilya ustasını arar, usta gelir, gardırobu baştan aşağı inceler, bir şey bulamaz. Gardırobun sapa sağlam, gevşeyen bir yerinin olmadığını söyler. Kadın ısrarla, her tren geçişinde gardırobun dağılacak gibi sallandığını söyler. Usta, “o zaman trenin geçme vakti yakındır, birde dolabın içine girip bekleyeyim, trenin geçiş sırasında içerden gevşeyen yerleri varsa tespit edeyim” der ve gardırobun içine girerek trenin geçmesini bekler. Ancak trenden önce, kadının kocası pat diye eve gelmez mi!… Mobilya ustasından haberi olmayan evin beyi acilen kirlenen gömleğini değiştirmek ister ve gardırobun kapağını açar açmasına da, bizim ustayla göz göze gelir. Usta endişeli ve ürkek gözle adama, adam da kızgın ve öfkeli gözle bizim ustaya bakar. Adam, sert bir ses tonuyla ustaya sorar: “ Ne işin var burada, kimsin ulan?”… Usta cevap verir korkuyla, tir tir titreyerek: “Vallahi abi, ben mobilya ustasıyım. Şimdi sana ‘trenin geçmesini bekliyorum’ diyeceğim ama biliyorum ki inanmayacaksın.”
Tıpkı fıkradaki gibi…
Şimdi ben size, artık ülkeye “hukuk” gelecek dersem, biliyorum ki bana inanmayacaksınız!
Şimdi ben size, artık ülkeye “adalet” gelecek dersem, biliyorum ki bana inanmayacaksınız!
Şimdi ben size, artık ülkeye “demokrasi” gelecek dersem, biliyorum ki bana inanmayacaksınız!
Şimdi ben size, artık ülkeye “özgürlük” gelecek dersem, biliyorum ki bana inanmayacaksınız!
Şimdi ben size, artık ülkeye “barış gelecek, bir daha tüm analar ağlamayacak” dersem, biliyorum ki bana inanmayacaksınız!
Şimdi ben size, artık ülkede “ emek sömürülmeyecek” dersem, biliyorum ki bana inanmayacaksınız!
Şimdi ben size, artık ülkede “kadınlar cinsel tacize uğramayacak” dersem, biliyorum ki bana inanmayacaksınız!
Şimdi ben size, artık ülkeye “kadınlar şiddete maruz kalmayacak” dersem, biliyorum ki bana inanmayacaksınız!
Şimdi ben size, artık ülkede “çocuklar cinsel istismara uğramayacak” dersem, biliyorum ki bana inanmayacaksınız!
Şimdi ben size, artık ülkede “çocuklar cemaat yurtlarına değil; bilime, sanata, sportif faaliyetlere yönlendirilecek” dersem, biliyorum ki bana inanmayacaksınız!
Şimdi ben size, artık ülke “ Mars’a, Ay’ a insanlı/insansız uzay gemisi yollayacak” dersem, biliyorum ki bana inanmayacaksınız!
Şimdi ben size, artık ülke “tüketen değil, üreten toplum haline dönüşecek” dersem, biliyorum ki bana inanmayacaksınız!
Şimdi ben size, artık ülkede “doğa talan edilmeyecek, çevre korunacak” dersem, biliyorum ki bana inanmayacaksınız!
Şimdi ben size, artık ülkede “köylü, emeğinin hakkını alacak” dersem, biliyorum ki bana inanmayacaksınız!
Şimdi ben size, artık ülkede “işsizlik sıfırlanacak, kişi başına düşen milli gelir gelişmiş ülke seviyesine gelecek” dersem, biliyorum ki bana inanmayacaksınız!
Şimdi ben size, artık ülkede “parasız, bilimsel, laik, demokratik, çağdaş, ana dilde eğitim hakkı ile parasız sağlık” hakkı gelecek dersem, biliyorum ki bana inanmayacaksınız!
Şimdi ben size, “Kürt Realitesi başta olmak üzere, diğer içsel sorunlarımız barışçıl, demokratik temelde çözülecek” dersem, biliyorum ki bana inanmayacaksınız!
Şimdi ben size, artık ülkede “çatışma ve savaş gibi sebeplerle artık gencecik fidanlar toprağa düşmeyecek” dersem, biliyorum ki bana inanmayacaksınız!
Şimdi ben size, artık ülkede siyasi mahkumlara uygulanmakta olan “tecrit kalkacak ve gencecik fidanlar bedenlerini ölüme yatırmayacak” dersem, biliyorum ki bana inanmayacaksınız!
Şimdi ben size, artık ülkede herkes “inancını, düşüncesini, kültürünü özgürce yaşayacak ve yaşatacak” dersem, biliyorum ki bana inanmayacaksınız!
Şimdi ben size, artık ülkede “basın özgürlüğü olacak; kimse yazdıklarından, çizdiklerinden dolayı tutuklanmayacak” dersem, biliyorum ki bana inanmayacaksınız!
Şimdi ben size, artık ülkede “sanat, sanatçı özgür olacak” dersem, biliyorum ki bana inanmayacaksınız!
Şimdi ben size, artık ülkeye “eti, balığı, rakıyı, patatesi, kuru soğanı şarabı artık ucuza satın alacağız” dersem, biliyorum ki bana inanmayacaksınız!
Son söz…
Ben, tahayyül ettiklerimi yukarıya sıraladım desem; ne yazsam, ne söylesem, biliyorum ki, siz bana inanmayacaksınız.
İnsanlığın paraya, güce, iktidarlaşmaya yenik düşerek değersizleştiği dünyamızda, böyle güzel hayaller kurmak da parayla değil ya!
Hayal etmesi bile güzel ve de tükenmekte olan umutlarımızı tazeliyor.