uykudan uyandım, uyumuştum oysa mışıl mışıl bir uykudaydım birkaç saat önce. uyku bazen güzeldir, içimizin denizine dalıp yorganımıza sarılıp uyumak… yalnızlığı, dışarıyı, olanları, olabilecekleri hesaplama kaygısı duymadan bir dünyaya taşınmak güzeldir; ama uyandım işte. neden kulaklarım bu gece uğultulu? anımsadım, dışarıda bir cinayet işlendi milyonların içinde. milyon kere göz, milyon kere kulak…insan susarsa yine cinayet olacak. kadın ya da erkek fark etmez biri yine ölecek.
anımsarsınız delikanlı baharlarınıza bir kış günü maraş düştü kan damladı sokaklara. uzun bir susuş sardı insanları parçalı bulutluydu gök, sokaklar talan, kadınların bedeni o günde paramparçaydı biliyorsunuz.çocuklar ölü taşındı yaşadıkları evlerden dışarıya. kimi bizden değil, dedi, kimi “oh olmuş” demedi mi? oysa insandık bedenimizin içinde güya. susuldu, milyonlarca göz, milyonlarca kulak biliyordu oysa. madımak ne çabuk unutuldu. gencecik kızların ve delikanlıların bedeni yakılmadı mı, canlı yayın izlemedik mi ölümleri? onları da yazın bir köşeye. izmit-istanbul arasında bir telefon için onlarca insanın gözleri önünde bir genç atılmadı mı vagondan dışarıya? ölüm hep yanı başımızda değil miydi? daha yakına gelelim mesela ceylan önkol vardı paramparça yabanda. daha çocuklar daha çocuklar… ölüm hep yanıbaşımızdaydı ama görmedik ya bizden değildi ya da aman bana ne dedik.
yeniden idam cezası getirilsin, diyorlar. hele dönüp bakın geriye kim asılmış, niye asılmış? idama karşıyım ben. öldürmeyi özendiren bakışlara bakmalıyız, son zamanlarda verilen fetvalara bakmalıyız. içimizin kötülüklerinden nasıl kurtuluruz, nasıl insan oluruz, unuttuğumuz insanlığı nasıl kazanırız bunlara dönmeliyiz. kısasa kısas bir hayat, hayat değildir. hayata renk ve kimlik veren yine insanın kendisidir. ölümlerden dönebiliriz, sevebiliriz, bakışlarımızı sorgulayabiliriz, yalandan riyadan dönebiliriz, baharları bekleyebiliriz. yanı başımızda olanlar yani Suriye’de, Şengal’de olanlar az şeyler miydi? orada her gün idam var, kim ölüyor dersiniz? daha çok demokrasi, daha çok eğitim, daha çok sevgi ve elbette önyargıları yıkarak…