ÖLÜYORUZ, ÖLDÜRÜLÜYORUZ

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

51 ölü 69 yaralı. Ölüyoruz, öldürülüyoruz. Miting’te, otobüste, otobüs durağında, kültür merkezinde ölüyoruz, öldürülüyoruz. Yolda, kaldırımda hemde en mutlu günde düğünde ölüyoruz, öldürülüyoruz. Yetkililer, iktidardakiler, taa en tepedekiler açıklamalar yapıyorlar “ malum son dönemlerde DAİŞ’in Gaziantep’de yapılanması var. Birliğimizi, beraberliğimizi daim kılmalıyız.”

İyi de IŞİD ülkemize nasıl geldi. Gaziantep’de bu adar rahat nasıl örgütlendi. Daha da önemlisi Irak’ta, Suriye’de nasıl güçlendi. Yeni osmanlıcı politikalar eşliğinde dillendirilen bölge liderliği söylemleri.. Bu söylemlere uygun olarak hayata geçen Suriye’ye müdahale ve savaşın tırmandırılması politikaları… bu politikalara uygun olarakta Esad ve Suriye kürtlerini ve doğal olarak PYD’yi düşman ilan ederek cihadist örgütlere verilen destekler. Sınırda geçişlerin açılması, yaralıların Suriye’den gelip Türkiye’de tedavi edilmesi. Ankara Tren garı katliamı dahil IŞİD eylemlerinin bilinebilir olmasına ramen önlemler alınmaması vs. vs.

Bütün bu politikalar kimin eseridir. Tüm bunlara ek olarak “savaşa hayır barış istiyoruz”, “Ortadoğudaki savaş bataklığına sürüklenmek istemiyoruz” diyenlere; halkın, işçilerin emekçilerin iş, ekmek ve özgürlük taleplerine karşı baskı, şiddet politikalarını tırmandırılması, iktidarın politikalarını eleştiren, gerçeği yazan gazete ve televizyonların baskı altına alınması, para cezaları verilmesi, yetmedi kapatılması. Yazarını, çizerini, muhabirini susturmak için tutuklatılması.

Birkaç saatte savuşturulan darbe teşebbüsünü fırsat bilerek bütün ülkede OHAL ilan edilmesi. Bir tarafta baskı şiddet ve savaş politikaları diğer tarafta milli birlik söylemleri altına iliştirilen torba yasa düzenlemeleri. Sözüm ona darbecilerle mücadele adı altında çıkarılan torba yasalarla özelleştirmelerin, dağların, sahillerin, akarsuların talana açılmasını sağlayan yasaların çıkarılması. Varlık fonu, vergi affı, zorunlu bireysel emeklilik kesintisi hepsinin ucu dönüp dolaşıp halk kitlelerine, işçiye emekçiye dokunuyor.

İktidarın ekonomik ve siyasi politikalarının tek mağduru emekçiler oluyor. Ölüyoruz, öldürülüyoruz, yaşam alanlarımız talan ediliyor, ülkenin taşı toprağı, suyu şirketlere peşkeş çekiliyor, soframızdaki ekmek küçülüyor, cebimizdeki para eriyor. AKP iktidarı bunlara itiraz eden herkesi düşman ilan ediyor. Birliğimizi, beraberliğimizi daim kılalım, arkamıza dizilin diyor.

Demokrasinin tesisi, barışın gelmesi ve özgürlüklerin geliştirilmesi yerine kıblesi aynı olandan zarar gelmez diyerek cihadist örgütlerle, FETÖ ile el ele verilmesinin sonuçlarını bütün bir ülke olarak yaşıyoruz. Savaş koşullarında bombaların gürültüsünde, tank, top, tüfek sesleri altında barış isteyenlerin, kardeşlik diyenlerin, demokrasi için mücadele edenlerin sesi duyulmuyor.  13-14 yaşında çocuktan canlı bomba yaratan bu sistem ve ülkenin her yanını savaş ve kaos alanına çeviren iktidara karşı tek çare barışın, özgürlüklerin hakim olduğu gerçekten laik, demokratik bir ülke için birleşmektir.

 

 

 

 

 

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir