Kantinde oturduğum masanın hemen arka tarafında bulunan masada bir çift başta sohbet, sonra eleştiri, daha sonra tartışma ve en sonunda kadın olanın masayı hışımla terk edeceği bir kavgaya doğru sürüklenen bir diyalog içerisinde. Konuşmanın her ayrıntısını duyamadım, ama ses tonu artıkça istemesem de duyacağım bir eşiğe geldi. Konu yabancı değildi. Mark Twain’in belirttiği gibi kadın erkek ilişkilerindeki uyuşmazlık Adem ile Havva’ya dayanmakta. Kulağıma çalınan birkaç cümle:
Kadın: Beni anlamıyorsun
Erkek: Sen de iki dakika rahat bırakmıyorsun.
Kadın: Beni eskisi gibi sevmiyorsun.
Erkek. Zaten ne yapsam yaranamıyorum.
Diyalog sürer gider, cümle içerikleri değişir ama özü aynı. Mesaj aynı, kaynağı aynıdır. Çoğu insanın da yaşadığı ya da tanık olduğu bir durumdur. Kadın ile erkek arasında herhangi bir ilişki bu çatışmalı süreci barındırabilir. Arkadaşlık, dostluk, aşk ya da evlilik olması sadece şiddetini belirleyecektir. Yukarıda sözü edilen durumun özeti şudur: Kadın ve erkek görünen o ki iki sevgili. Yaşadıkları ortak bir problem var. Fakat bu durum karşısında kadın ve erkeğin gösterdiği reaksiyonların birbirlerine yönelik etkisi Newton beşiği de denen sallanan demir bilyelerin birbirine yönelik enerji ile ilgili etkilerini çağrıştırır. Oluşan enerji akacak bir mecra arar, son top çarpacak başka bir top bulamadığında döner enerjiyi iade eder. Bireyler de oluşan kötü enerjiyi sağaltacak bir alan bulamadıklarında sürekli birbirlerine yönelterek artırmaktan başka bir şey yapmamış olurlar. Beş bilyeli bir sarkaçta ilk ve son bilye döner ve enerjiyi ortadaki bilyelere aktarır. Ortadaki üç bilye aldıkları enerjiyi aktaracakları bir alan bulduklarından hareketsizdir. Son bilyeler yükselir mecra arar ve bulamadıklarında döner geri iade eder. Üretemeyen bir kadın veya erkek de eğer saplantılı olarak birbirine bağımlıysa “birbirinin cehennemi” olacaklardır. düzce escort
Yola çıktığımızda öncelikle kadın ve erkeğin olayları algılama, çözüm üretme, tepkide bulunma tarzları arasında gerek genetik kodlara, gerek toplumsal cinsiyet rollerine ve gerekse kollektif bilinçdışı olarak edinilmiş farklı kalıplara dayandırılacak farklılıklara sahip olduklarını kabul etmek gerekmektedir. Öncelikle bir kadın daha çok sevgi görme ve ilgi odaklı iken, erkek için en ön plandaki gereksinim onaylanma, saygı görme, statü elde, takdir edilmedir. Erkek psikolojik olarak başarısız olmaktan ve yetersiz olmaktan korkar. Ondan dolayıdır ki bir erkek yardım edilmekten çok yardım etmeyi daha çok tercih edecektir. Bir kadın ise sevilip, değerli hissettirildiğinde daha güçlü hissedecektir. Bir erkek dolayısıyla üzgün ve stresli olduğunda daha çok sessiz olmayı ve yalnız olmayı tercih ederken, bir kadın ise aynı durumda paylaşmayı, konuşmayı ve etkileşimde bulunmayı tercih edecektir. Bir kadın duygularını paylaşır. Erkek ise yetersizlik hissettiren bu durumu reddeder. Konuştuklarını açıklama yapma, nedenlerini ortaya koyma olarak görmeyi tercih edecektir.
Kadın ve erkek birey olarak var olduklarında ego doyumlarının tek özneleri olmaktan uzaklaşmış olurlar. Doğru zamanlama ile iletişim söz konusu olduğunda ise, kadın erkeği konuşmaya zorlamayacak, erkek ise kadının konuşması sürecinde etkin bir dinleyici olarak duygularını ifade etmesine olanak tanıyacaktır. Birbirlerinin farklı varoluş tarzlarına saygı göstermek önemlidir. Kadın üzgün ve konuşuyorken, erkek ise stresli ve sessiz iken tepkilere karşı daha hassastır. O duygu durumlarında karşıdakine yanıldığını göstermeye çalışmak felakete sebep olabilmektedir. Beklentileri doğru oluşturmak için önce kendimizi sonra da karşıdaki muhatabımızı doğru tanımak gerekir. İnsan biyolojik, psikolojik ve sosyal bir varlıktır. Tüm boyutlarıyla kendimiz hakkındaki farkındalık, egomuzun farklı alanlarda doyumunu sağlamak, bireyleşmiş özerk olarak var olabilmek, bireysel farklılıklara saygı çatışmaları en aza indirgeyecektir. Mesele yanlış anlaşılmasın. Temel hak ve özgürlükler kadın ve erkeğe göre değil, insana göre ortaya konmalı ve korunmalıdır. Kadın da erkek de bu temelden uzaklaşmadan, insan onuruna ters düşmeyecek şekilde birbirlerinin farklılığına saygı gösterip esnek olmalıdır. Bu konularda sadece kendi ihtiyaçlarına değil, karşıdakinin de ihtiyaçlarına ve bunları doyurma biçimlerine yönelik duyarlılık ve anlayış gösterdiklerinde daha sağlıklı bir iletişimin temellerini atmış olacaklardır.