Ben diyorum ki, balon delindi hava kaçırıyor.
Sen diyorsun ki, havuz delindi su kaçırıyor.
O diyor ki, erozyon var toprak çok hızlı aşınıyor.
Halk diyor ki, vallahi bir sessizlik var, sular durgun akıyor, uğultular derinden geliyor.
Oğuz Atay diyor ki: Çok şey vardı anlatacak/ O yüzden sustum./Birini söylesem diğeri yarım kalacaktı/sen duydun mu sustukları mı?
16 Yıldır durmaksızın şişirilen balon bütün zorlamalara rağmen artık şişmiyor, artık balon hava kaçırıyor. Aynı yöntemlerle, aynı balonun şişirileceğine kimse inanmıyor. Balonun çöpe atılması yakındır.
Havuzlar öylesine doldu, öylesine doldu ki, artık içindeki yükü taşıyamaz oldu. Havuzlar patladı patlayacak. Eğer havuzlar patlarsa havuzu dolduranlar sele kapılıp gidecekler.
Toprakları öyle bitkisiz bıraktılar ki, toprakların yağmurlara ve rüzgarlara dayanacak hali kalmadı. Toprak kayıyor. Erozyona uğrayan toprağın üzerinde kimse duramaz, daha sağlam toprak arayışına çıkarlar. Şimdi olan budur.
Polisiye tedbirlerle bu gelişmeleri engelleyemezsiniz, erozyonu durduramazsınız.
Yalan dolanla peynir gemisi sürekli yol almıyor, bir süre sonra şapa oturuyor. Şimdi gemi şapa oturmuştur. Duyduğumuz bağırmalar imdat çağrılarıdır.
Hava kaçıran balona bakarak, “hayır, bu balon hava kaçırmıyor” derseniz, bu koca bir yalan olur.
“Yalancının mumu yatsıya kadar yanarmış.”
Artık yanacak mum da kalmadı. Yatsı geçeli çok oldu. Görüyoruz ki şafak söküyor.
Ve sular durgun akıyor. Halk olup bitenleri sessizce izliyormuş gibi gözüküyor, uğultular derinden geliyor.
Şimdi Nazım zamanı “Yaşamak Bir Ağaç Gibi Tek ve Hür ve Bir Orman Gibi Kardeşçesine” deme zamanıdır.
Şimdi;
“Hak verilmez alınır” zamanıdır.
İnsanca yaşamak için, Yalanlara hayır demek için, Yaşam hakkımız için, emek hakkı için, demokrasi için…
Kardeşlik ormanını oluşturma zamanıdır.
Kesintisiz mücadele zamanıdır.