Sahile nükleer santral, Toroslar’a nükleer atık deposu

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

DSİ ile başlayıp Orman Kanununda değişikliği ekleyerek ormanı talana açan torba yasa tasarısının maddeleri komisyondan bir bir geçiyor. Yasa tasarısında ne var, kimin yararına, kimin zarına anlamayalım diye torbaya doldurup meclisten geçirecekler.

İşte Orman Kanununda yapılmak istenen değişiklikte böyle bir şey… Mevcut durumda orman alanları ve etrafına yapılacak tesisler özel izne tabiyken Orman Kanunu 18. maddesinde yapılan değişiklikle bu sınırlama kaldırılıyor. Böylece şirketlerin önündeki en büyük engellerden birisi kalkmış olacak.

Kalkınca ne mi olacak?

Birincisi; orman alanlarına arkeolojik kazı, restorasyon vs. nedenlerle tesis yapılmasının önü açılacak. Böylece türlü bahanelerle kazı ve tesis yapımı için ormanlar talana ve tahribata açılacak.

İkincisi; işletmesinde ağaç kullanılan ocakların açılmasına izin verilecek. Böylece ormanlar maden şirketlerinin her türlü tahribatına açılacak.

Üçüncüsü; orman alanları içine yeraltına depolama tesisleri kurulabilecek. Böylece, nükleer atıkları nereye gömelim konusunda tüm dünyanın, arayışına girdiği depolar ülkemizde oluşturulmuş olacak.

Dördüncüsü; yukarıda saydığımız tüm tesis, ocak ve depo için bedeli karşılığında 29 yıllığına orman alanları kiralanacak. Hepimiz şunu biliyoruz ki; bu tip 29 ya da 49 yıllığına kiralamalar aslında sınırsız kiralama olanağı sunarken, sermaye her süre bitiminde kiralamayı yeniliyor. Böylece parayı veren ormanın sahibi oluyor.

Gelelim bunun Mersin ve Mersin’de yaşayan insanlarla bağlantısına. Bilindiği üzere Akkuyu’ya Nükleer Santral için temel atma hazırlıkları yapılmaktadır. Bu güne kadar yapılan bütün itiraz ve engelleme çabalarımıza rağmen Nükleer Santral inşaatı gayri resmi olarak devam ediyor. Patlamayan bir Nükleer santralin icat edilmediğini ve (eskisi, yenisi) bütün nesil Nükleer santrallerin patlama riskinin bulunduğunu artık herkes biliyor. Patlama sonucu yayılarak yüz binleri, milyonları etkileyen radyasyonun yaratacağı kanser hastalığı, toprağın ve suyun kirlenmesi üzerinden itirazlarımızı dile getiriyoruz.

Yukarıda saydığımız gerekçelerle, sahilde Nükleer santralden kurtulmaya çalışırken Orman Kanununda yapılacak değişiklikle başımıza bir bela daha geliyor ve Toroslar’a Nükleer atık deposu kurulmasının önünü açılıyor.

Rusya ile yapılan Nükleer santral sözleşmesinde Nükleer atıkların akıbetine ilişkin bir düzenleme yok. Nükleer atıkları depolamanın maliyetli bir iş olduğunu bilen Rusya “Tamam Nükleer santrali yaptık, işletiyoruz ama nükleer atıkları alma konusunda bir anlaşmamız yok” diyecek. Böylece başımızdaki Nükleer santral belasına birde nükleer atıklar eklenecek. Bunu bilen AKP hükümeti de, o zamana hazırlık olması için Orman Kanununda yapmak istediği değişiklikle Nükleer atıkların ormanlara ve doğal olarak da, Toroslara depolamanın yasal dayanağını oluşturmaya çalışmaktadır.

İran, Uranyum zenginleştirmesi yapmasın diye Uranyumu Türkiye üzerinden Rusya’ya göndermesi ve Rusya’da zenginleştirilen Uranyumun yine Türkiye üzerinden İran’a gönderilmesi ve bu getir götür işlemleri sırasında Toroslara bir depolama tesisi yapılması planları daha önce basına yansımıştı. İşte bu depolama tesisi aynı zamanda Nükleer atıkların deposu olarak düşünülmektedir.

Engel olamazsak; her an patlama riski olan Nükleer santrale ek olarak Toroslar’ı bütün dünyanın nükleer atık deposu haline getirecekler. Komisyondan meclise sevk edilen Orman Kanunu 18. maddesinde yapılacak bu değişikliğe başta Mersin olmak üzere bütün milletvekilleri, çocukları ve ülkenin geleceği için hayır demelidirler.

 

 

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir