‘SEHER’in Mersin Kitap Fuarında Özel Bir Gündemi Olmalıydı / İsmail ŞİMŞEK Yazdı

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

Bir önceki yazımda; kitabın ve kitap okumanın insan hayatından ki önemi ve  kitap seçimindeki doğru tercihlerin, hayatımıza nasıl  olumlu anlamlar kattığı konusunda bir şeyler karalamıştım.

Tam da bu yazımın  yayımlandığı tarihte Mersin 3. Uluslararası Kitap Fuarı vardı.

Her yıl düzenli olarak takip ettiğim kitap fuarına, bu yıl ayağımdaki sağlık problemleri nedeniyle gidemedim. Ancak, giden dostlarımdan edindiğim bilgiler; bu yıl ki fuarın, geçmiş yıllara oranla nitel anlamda sönük geçtiği yönündeydi.

Aslında ben bu yılki Mersin Kitap Fuarını, dört gözle heyecan içinde bekliyordum.

Heyecanımın asıl sebebi; yüz binin üzerinde basılan Sayın Demirtaş’ın “Seher” isimli öykü kitabıydı.

Kitabı bu yılki Mersin Kitap Fuarında özel bir stant oluşturulur  hayaliyle almadım.

Daha önce, değişik şehirlerde kitap fuarlarında “Seher” kitabı için özel gündemle özel stant açılmıştı.

Mutlaka Mersin Kitap Fuarında da benzer bir organizasyon gerçekleşir düşüncesindeydim!

Yanlış bilgi verilmediyse, sanırım Mersin Kitap Fuarında bu husus, yayımcı kuruluşun,  ya gözünden kaçtı ya da bilerek es geçildi.

Şayet bilerek es geçildiyse; emek, demokrasi ve barış mücadelesinin başkenti Mersin’ de bu hususun es geçilmesi büyük bir handikap ve bizlere de büyük bir haksızlıktır.

 

Bilmem haksız mıyım?

 

*********

İki kutuplu dünya döneminde, sık sık doğu bloku ülkelerin sporcu ve sanatçılarının, batı bloku ülkelerinde yapılan spor ve sanatsal etkinliklerde, bu ülkelere; “Özgürlük yok!.. Baskı altındayız!..  Adalet, hukuk yok! Demokrasi yok! Komünizm bizi canımızdan bezdirdi, bizi eziyorlar!”  vb. gibi absürt gerekçelerle iltica talebinde bulundukları ve sığındıkları haberlerini sık sık okurduk.

Temel kaçış nedenleri: (Kendilerine göre)  daha demokratik; ekonomik,  sosyal,  siyasal  alanda daha özgür bir ülkeye iltica ediyor olmaları…

Antikomünizm propagandalarının yoğun olduğu bu yıllarda bu tür siyasi iltica talebi haberlerini sık sık duyardık.

Özelikle başta TRT olmak üzere günlük yazılı ve görsel yaygın medya da bu tür haberler, “oyun havaları” müziği eşliğinde çifte telli oynanarak sür manşetten, baş haber olarak verilirdi.

Aradan yaklaşık 20 yıl geçti.

Haber ajanslarında bu gün tam tersi bir haber  okuyunca, şaşkınlığımı gizleyemedim!

Bir yaşıma daha girdim!..

1000 yıl geçse,  böyle bir olayın gerçekleşeceğine ve benim de buna tanıklık yapacağımı düşünmezdim!

Haber şöyle efendim…

Ankara Kent Çocuk ve Gençlik Halk Dansları Topluluğu Derneği,  5 -10 Kasım 2017 tarihleri arasında Macaristan’ın başkenti Budapeşte’ de yapılan 5′ inci halk oyunları yaza veda etkinliğine katılmış.

Katılan ekipten 11 kişi,  iltica başvurusu için  bu ülkeye sığınmış!

Eyvah ki,  eyvah!

Hatırladığım kadarıyla Türkiye, doğu  bloku ülkelerinden iltica talebinde bulunulan en son NATO üyesi ülkeydi; genellikle ilticalarda ABD ve Batı Avrupa ülkeleri revaçtaydı.

Eskiden Türkiyeden, 1970, 1989 ve 1990 yıllarında, demokrasinin beşiği batı ülkelerine zorunlu siyasi ilticaları ayrı tutarsak, Türkiye’den eski doğu bloku ülkelerine iltica akla ziyan!

Macaristan’a iltica nedeni,  soğuk savaş dönemlerinden kalma gerekçeyle olmasın sakın.

Bir düşünün…

Ben düşündüm,  olayı çözdüm.

Ne duyulmuştu ne de görülmüştü!

Enteresan garip bir durum.

Nerden nereye…

Bu durum,  ülke olarak demokrasi ve hukuk,  ekonomik ve özgürlükler alanında nereye geldiğimizin bir işareti gibi…

 

********

Akademisyenlerin şahsında “Barış” ın yargılandığı davanın ilk duruşmasına başlandı.

Umarım, yargılama sonucunda “Barış” kazanır.

Bu hepimizin adına,  benim bir özel dileğim olsun.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir