İktidardaki siyasetçiler mikrofon başından hiç ayrılmıyorlar. Durmaksızın konuşuyorlar pardon konuşmuyorlar durmaksızın bağırıyorlar. Ağızları fazla açık, kaşları çatık, yüzleri gergin mi gergin. İşaret parmakları sürekli tehdit halinde, ellerini, kollarını havada savuruyorlar! Gözleri kuzgun bakışlı… Biraz sonra birini ya da birilerini yakalayıp parçalayacakmış gibiler, hep savaştan söz ediyorlar… Bunaltıcı durumlarını fark ettiklerinde gülmeye çalışsalar da gülemiyorlar, sırıtıyorlar, dişlerini gösteriyorlar… Ne acı bir durum!..
Bunları izleyenlerden bazıları “Allah… Allah…” diye, fırlarcasına ayağa kalkıyor, sanırsın ki saldıracak, fırsat kolluyorlar!..
Diğer izleyenlerse “peh… peh… peh…” diye oturdukları yerden saz çalıp türkü söylüyorlar, şiir okuyorlar!..
Yukarıdaki siyasetçileri böylesine saldırgan yapan şey ya da şeyler nedir, nelerdir? İşlerini yalan – dolanla yürütmeleri mi, çok çalıp -çırpmaları mı? Hak, hukuk, adalet diyenlere korku salmak için mi? Yoksa içinde yaşadığımız sömürü sisteminin genel karakteri bunu mu gerektiriyor?..
Siyasi sözcüklerin yol haritasına baktığımızda; siyaset, Arapçadan dilimize geçmiş, at bakıcısı “seyis” sözünde karşılığını buluyor. Sürücüsüne huysuzluk çıkarmayan at yetiştiricisi, ya da “yönetme, cezalandırma, nizama çekme” faaliyetlerinin adı… Ayrıca siyaset, “binicisinin bineği yönetme sanatıdır.” “Ama kanlı, ama kırbaçlı, ama arpalıklı, ama yoncalı…” Buraya şunu da eklemeliyim, çok ilginç, Siyaset Arapçada “at sürüsü -reayayı” ya da “erk sahibinin sürüsüne çobanlık yapan” anlamına da geliyormuş.
Siyaset sözcüğünün geldiği yollarda, atlattığı badirelere bakınca devlet yönetme işlerine ne kadar çok benziyor. Belki de bu benzerliktendir, devletin bütün işlerine siyaset, devlet işlerini yürütenlere de “siyasetçi” demişler.
Şimdi hatırlayalım, “siyaset” sözcüğü “seyislik” döneminde ne anlama geliyordu!..
“Binicisinin bineği yönetme sanatı.” Nasıl? “Yönetme, cezalandırma, nizama çekme! Ama kanlı, ama kırbaçlı, ama arpalıklı, ama yoncalı.”
Durum böyle olunca, “siyaset” devlete özgü bir şey oluyor ve siyasetin kendisi tekleşirken, her şeyi de tekleştiriyor. Baştaki siyasetçi, kendisini monarşinin başı, tek erk, hükümdar, kral, padişah… gibi görmeye başlıyor. Doğal olarak Siyaset erilleşiyor, kabalaşıyor, estetikten yoksun çirkin bir hal alıyor. Siyasetçi elinde kırbacıyla at bakıcısına benziyor. etimesgut escort
Bu kötü gidişata müdahale –muhalefetlik- edenler, siyaset adına cezalandırılıyorlar. Bunlara da yönetildikleri halde, siyasete müdahale ettikleri için siyasi suçlu diyorlar. Osmanlı döneminde oluşturulan siyaset meydanlarında kurulan idam sehpalarında, idam edilerek veya kılıçla kafaları gövdeden ayırma yoluyla cezalandırılırken; cumhuriyet döneminde on yılda bir yapılan darbelerde de yine idam, mühebbet hapislik, işkence… v.b. cezalar uygulanmıştır ve uygulanmaktadır. Devletlerin, kurulu düzenin ve iktidarların siyaseti budur.
Bilindiği üzere bir de “politika” var. “Politika” her ne kadar “siyaset” sözcüğüyle eş anlamlı kullanılsa da, yapılan araştırmalar bunun öyle olmadığını göstermektedir. Politika, Yunan –daha doğrusu Antik Yunan- Kültüründen dilimize geçmiş.
Sanatla uğraşanlar hatırlayacaklardır. Platon, “politeia” eserinde anlatır. Antik Yunan da, genellikle sitelerin –şehir- ortalarında kurulan ve Agora adı verilen alanlarda halkın toplanarak, site ile ilgili konuşmaların, tartışmaların yapıldığı, bir kısım kararların alındığı, bazı yöneticileri seçtikleri, aynı zamanda bazı yöneticileri geri çektikleri ve daha sonra neler yapacaklarına karar verdikleri çalışmalara politika ya da politik çalışma diyorlar. (Bu çalışmaların en kötü tarafı; kölelerin, kadınların ve çocukların toplantılara alınmamaları.) Günümüzde de bu sorun tamamen aşılmış değil.
Taşıdığı olumsuzluklara rağmen politika, aldığı kararları en geniş katılımla alıyor, herkese duyuruyor.
Politika, siyaset gibi tekliği değil çokluk içeriyor.
Politika, siyaset gibi devlete ait değil, halka – topluma, çoğunluğa- ait oluyor.
Politika, siyaset gibi savaş demiyor, barış diyor.
Politika, hak, hukuk, adalet, özgürlükler, demokrasi mücadelesi içeriyor.
Politika, sorunlar için çözüm üretmek ve onu uygulamak anlamına geliyor.
Politika, günümüzde muhalif guruplarca yapılan forum(lara), Kongre(lere) ya da mahalle meclislerine, işçi meclislerine daha yakın.
Acaba politikayı bilerek mi siyasete benzettiler!..