20.Taş yontmakta üstüne yoktu; kırk yılını vermişti, ruhunu kamaştıran bu uğraşa. Ölmeden az önce kazımıştı, o çok sevdiği baba yadigarı duvara: “Beni yontsalar, ne kalırdı geriye, ahlaktan başka! Kalbim, edepsiz bir kuşağın varlığı için atıyor.”
*
74.Ona olan uzaklığını, mesafeyi kapatınca anladı. İçine dağılmıştı, kocaman gözleriyle bana bakıyordu. “Gidecek bir yerim yok, Bay Reymont,” dedi. Yanılıyorsun çocuğum, fena halde yanılıyorsun, dedim; biricik sığınağıdır geçmiş, gidecek yeri olmayanların!
*
26.Geniş bir oyuk açılmıştı: Palmiye Bulvarı, Huzur Sokak. Olay yerine intikal etmiştik. Ortalığı toz bulutu kaplamıştı, evler ağzına kadar ıssızdı. İhtiyar bir adam öylece durmuş söyleniyordu: “Bağışlanmayı dilemek trajedidir, bağışlanmayı dilemek trajedidir, bağışlanmayı dilemek…”
*
45.Yalnızlığı tiranlığa dönüşmüştü; ruhuna barikat kuran geçmiş, onu şehvetten alıkoyuyordu. Kocaman bir mezar kazmıştı, utanç ve tiksintiden oluşan. Kalbine açılan kapılar savaşan öncü birliklerdi artık.
(av_cakir@hotmail.com)