Sıkıştırılmış Çok Şey / Murat Çakır Yazdı

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

20.Taş yontmakta üstüne yoktu; kırk yılını vermişti, ruhunu kamaştıran bu uğraşa. Ölmeden az önce kazımıştı, o çok sevdiği baba yadigarı duvara:Beni yontsalar, ne kalırdı geriye, ahlaktan başka! Kalbim, edepsiz bir kuşağın varlığı için atıyor.”

*

74.Ona olan uzaklığını, mesafeyi kapatınca anladı. İçine dağılmıştı, kocaman gözleriyle bana bakıyordu. “Gidecek bir yerim yok, Bay Reymont,” dedi. Yanılıyorsun çocuğum, fena halde yanılıyorsun, dedim; biricik sığınağıdır geçmiş, gidecek yeri olmayanların!

 

*

26.Geniş bir oyuk açılmıştı: Palmiye Bulvarı, Huzur Sokak. Olay yerine intikal etmiştik. Ortalığı toz bulutu kaplamıştı, evler ağzına kadar ıssızdı. İhtiyar bir adam öylece durmuş söyleniyordu: Bağışlanmayı dilemek trajedidir, bağışlanmayı dilemek trajedidir, bağışlanmayı dilemek…”

*

45.Yalnızlığı tiranlığa dönüşmüştü; ruhuna barikat kuran geçmiş, onu şehvetten alıkoyuyordu. Kocaman bir mezar kazmıştı, utanç ve tiksintiden oluşan. Kalbine açılan kapılar savaşan öncü birliklerdi artık.

(av_cakir@hotmail.com)

 

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir