Uzun zamandır sosyal medya içerisinde etkileşimde bulunuyorum.
En çokta beni çocukluğuma götürdüğü için seviyorum.
Diğer yanı ise korkunç!
Linç kültürüne açık!
Öyle ki, akıl sağlığıma şifa diliyorum!!!
Çocukluğuma dönmem şu: Hasbel kader on sekiz yaşıma kadar Erzurum’da yaşadım. Sonrası Mersin ve on sekiz ay askerlik derken, hafızam yüzde elli!
Unutamadıklarım ise ilk aşık olduğum kadın ve unutulmaya yüz tutmuş bir kaç çocukluk arkadaşım.
Sonrası bu mecrada yeniden tanıştığım arkadaşlarım. Çocukluk gibi, her şey yeniden, kaldığı yerden.
Bu arada yaş elliyi geçmiş haa!
Öyle yazıldığı gibi kısa değil!
Kırk sene sonra Kazım’la yeniden tanıştım.
Mesela o emekli olmuş, ben ülke değiştirmişim.
Hala on yaşındayız gibi konuştuk.
Sosyal medyanın bana getirdiği buna benzer çocukluğum…
Bu kadar keyif aldığım mecranın, linç yönü ise beni inanılmaz üzüyor.
Sanki köşe başlarını tutmuş insanları dikizliyorlar.
Biri pot kırsa da şunu cümle aleme rezil edeyim bekleyişleri.
Vayy benim inancıma haa!
Vayy benim adamıma haa!
Vayy benim ırkıma haa!
Daha düne kadar, mizansen taşlamalar yerini kavgaya götürebiliyor.
Hem de acımasızca bir linçe!
Ben onun oğluyum, bunun kardeşiyim, şunun geliniyim…
Bazen de hasbel kader geçmişinde yolu, iki ya da üç sene devrime uğramış, kırk şenedir miras yemekle meşgul adamların kavgası vs…
Bu kavgalarda birde yancılar oluyor tabii.
Aklı selim yorum yapanlar bir yana.
Diğerlerini bir ringde düşünün.
Rakipler boş bulduğu ve en zayıf gördüğü yere yumruğunu sallıyor.
Hele bir de ringin dışına çıkmaya görsün taraflar!
Bu arada pohpohlayan, gazlayan yancılar hızını alamayıp ringe atlıyorlar!
Sağ kroşe, sol kroşe, belden aşağı, tekmedir, tokattır ama kuralsız!
Allah ne verdiyse artık.
Vur ha vur.
Trolleri saymıyorum bile.
En masum bir yorumda dahi seni teröristlikle suçlayan, vakumlarcasına hedef tahtasına konan insanlık ve korkunç itibar suikastları!