Çarşamba günü, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde yapılan 20.Milli Eğitim Şurası’nda açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan öğretmenler ile yapılacak yeni düzenlemeler hakkında bilgilendirme bulunmuştu. 7 yıl aradan sonra yapılan 20.Milli Eğitim Şurası’nda gündeme taşınan; Öğretmenler Meslek Kanunu’nda yapılacak değişiklikler hakkında konuşan, Eğitim-Sen Şube Başkanı Mahmut Sümbül “Öğretmenlerin iradesi dışında masa başında hazırlanan meslek kanununu kabul etmemiz mümkün değildir” dedi
Yeni düzenlemeler beklenen Öğretmenlik Meslek Kanunu hakkında açıklamalarda bulunan EĞİTİM-SEN Şube Başkanı Mahmut Sümbül “Erdoğan ayrıca, geçmişte büyük tartışmalara neden olan uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik gibi uygulamalara ilişkin kariyer sınavları yapılacağını ve öğretmenlerin yapılacak sınavlarda yarıştırılarak farklı ücret politikaları uygulanacağını söyledi. Sözleşmeli ve kadrolu öğretmen ayrımının kaldırılacağı açıklanırken; sözleşmeli öğretmenlerin, mecburi hizmet hariç atamalar, özlük hakları ve mazeret tayinleri başta olmak üzere kadrolu öğretmenlerle aynı haklara sahip olacağı ifade edilmiş, ancak sözleşmeli öğretmen istihdamı uygulamasına son verileceği belirtilmemiştir. Bu ifadeden sözleşmeli öğretmen istihdamının devam edeceği anlaşılmaktadır. Sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına son verilmeli, bu öğretmelerin tamamı kadroya geçirilmelidir. Ataması yapılmayan 100 binlerce öğretmenimiz işsizliğe mahkûm edilmişken, öğretmenlik mesleğinin itibarına bir saldırı ve eğitimin niteliğini düşüren bir uygulama olan ücretli öğretmenlik uygulamasına bir an önce son verilmelidir.” şeklinde konuştu.
Öğretmenler arsındaki yapılacak olan sınıflandırmaların sonrasında problem doğurabileceğini belirten Mahmut Sümbül “Aynı okulda, aynı düzeydeki sınıfları okutan iki öğretmen arasındaki ücret farklılığı, telafi edilmesi güç sonuçlar yaratacaktır. Veliler öğretmenleri seçerken “öğretmen”, “sözleşmeli öğretmen”, “uzman öğretmen” “başöğretmen” gibi apoletleri olup olmadığına göre hareket edecektir. Kayıt parası, zorunlu bağış gibi uygulamalar “başöğretmen” isteyenler için farklı, “uzman öğretmen” ya da “öğretmen” isteyenler için farklı olacaktır. Bu durumun, farklı derecelerdeki öğretmenler için olumsuz sonuçlar doğurması kaçınılmazdır. Böylece öğretmenlik mesleğinin ve öğretmenin saygınlığı öğrenci ve velilerin farklı değerlendirmeleri ile polemiğe açılacak, öğretmenlik mesleği daha da itibarsızlaştırılacaktır. Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun öğretmenlerin iradesi dışında, onların görüş ve önerileri alınmadan masa başında hazırlandığını göstermektedir. Bu duruma, Türkiye’nin dört bir yanında görev yapan meslektaşlarımız tepki göstermektedir” dedi.
Öğretmenlerinin sorunlarını çözülmesi gerektiğini belirten Sümbül: “Öğretmenlik Meslek Kanunu tartışmaları sürecinde öğretmenin sunduğu hizmetin bir kamu hizmeti olduğu kabul edilmeli, eğitim hizmetleri düzenli, sürekli ve kâr amacı gütmeyecek şekilde baştan aşağıya yeniden düzenlenmelidir. Bu zihniyetle düzenlenmemiş bir kanunun sorunlarımıza çözüm olmayacağı açıktır. Siyasilerin talimatları ile değil, eğitim bileşenlerinin ortak iradesiyle hazırlanması gereken Öğretmenlik Meslek Kanunu’ndan beklenti, öğretmenlerin temel sorunlarına çözüm getirilmesidir.” ifadelerini aktardı.
Milli Eğitim Bakanlığı öğretmenler lehine bir düzenleme yapma niyetinde ise ILO ve UNESCO tarafından alınmış olan kararları uygulaması gerektiğini hatırlatan Sümbül : “ 5 Ekim 1966’da kabul edilen ve Türkiye tarafından da imzalanan ‘Öğretmenlerin Statüsüne İlişkin Tavsiye Kararı’na uygun düzenlemeler yapmalı, ekonomik, sosyal, mesleki, özlük haklarımızla ilgili taleplerimiz kabul edilmelidir. ‘Öğretmenlerin Statüsü Tavsiye Kararı’, öğretmenlerin konumlarını güçlendirmeyi, haklarını geliştirmeyi ve korumayı amaçlayan, aynı zamanda uluslararası düzeyde yapılmış bir toplu sözleşme niteliği taşımaktadır. Türkiye tarafından da kabul edilen ve altına imza atılan bir belge olmasına rağmen, bu belgenin gereğini yapmayanların meslek kanunu ile öğretmenlere sahte müjdeler vermesi inandırıcı değildir.” şeklinde konuştu.
Yıllardır çözülemeyen eğitim sorununa değinen Sümbül : “Milli Eğitim Bakanlığı, gündeme getirdiği her düzenleme ve uygulamayla eğitim sistemini kaosa sürüklemiş, öğretmenleri, öğrencileri ve velileri attığı her adımda mutsuz etmiştir. MEB, gerçek anlamda öğretmenlerin niteliklerini arttırmayı hedefliyorsa, öncelikle öğretmenlik mesleğini ve öğretmenleri itibarsızlaştıran, emeğimizi değersizleştiren yanlış politika ve uygulamalara son vermelidir. Eğitim Sen olarak “Cumhurbaşkanı’nın himayesinde” yapılan 20. Milli Eğitim Şûrası’nı uyarıyoruz; öğretmenlerin iradesi dışında masa başında hazırlanan meslek kanununu kabul etmemiz mümkün değildir.” ifadelerini kullandı.