17 Haziran Dünya Çölleşme ve Kuraklık ile Mücadele Günü dolayısıyla yapılan basın açıklamasında konuşan MUTDER Başkanı Sırriye Güme, “Toprak ve suyun kıymeti bilinmelidir. Yeşilimizi, suyumuzu ve toprağımızı korumak birinci ödevimizdir. Çölleşme ve kuraklıkla mücadeleye gerekli önem verilmezse gelecek nesilleri bekleyen en büyük sorun açlık ve susuzluk olacaktır” dedi.
Mersin Gelecek Platformu (MEGEP) ile Mutlular Kültür ve Dayanışma Derneği, 17 Haziran Dünya Çölleşme ve Kuraklık ile Mücadele Günü dolayısıyla Mersin Gazeteciler Cemiyeti (MGC)’de ortak bir basın açıklaması düzenledi. Mutlular Kültür ve Dayanışma Derneği (MUTDER) Mersin Temsilcisi Sırriye Güme, basın metnini kamuoyuyla paylaştı.
“Mersin için, suyumuzu ve toprağımızı korumak için bir kamuoyu oluşturmak amacı ile bir araya gelmiş bulunuyoruz” diye belirterek açıklamasına başlayan Güme, “Sıfır metreden 3500 metre rakıma kadar çok çeşitli tarım ürünlerinin yetiştirildiği ilimiz için toprak ve su vazgeçilmezdir, kıymeti bilinmelidir. İçinden geçtiğimiz pandemi günleri, iklim değişikliği ve kuraklık ile birlikte değerlendirildiğinde suyumuzu doğru kullanmamız gerekiyor. Yer altı su kaynaklarının seviyesi her yıl 3 metre daha düşmektedir; bu sebeple tarımda kullandığımız suyun daha bilinçli ve suyun boşa akmasının önüne geçilecek alternatif sulama yöntemleri geliştirilmelidir. Yine pandemi döneminden sonra, bir tarım kenti olan Mersin’de tarım daha bilinçli, hatta mümkünse doğal ve organik tarım bölgesi ilan edilmesi gerekiyor. Önümüzdeki yıllarda buzulların erimesi ile birlikte bir çok bakteri açık denizlere akaca ve salgın hastalıklar daha da artacaktır. Bağışıklık sistemimizin güçlü olması da katkısız gıda ürünlerini daha çok tüketmemiz ile mümkündür. Tarım ürünlerimiz için suyumuza ve toprağımıza sahip çıkmak zorundayız” sözleriyle uyarıda bulunda.
İstatiksel verilere bakıldığında dünyada yaklaşık bir buçuk milyar insanın yaşamının doğrudan veya dolaylı olarak çölleşme ve kuraklıktan etkilendiğinin altını çizen Güme, “Kuraklık ve çölleşme başta tarım olmak üzere sağlık ve enerji gibi alanlarda etkisini gösterecektir. Dünya genelinde suyun yüzde 70’i tarım için kullanılıyor. Oysaki su kaynakları büyük bir hızla tükeniyor. Türkiye’nin önemli su ve tarım rezervleri olan havzalar incelendiğinde 2050 yılına kadar; Akdeniz bölge havzalarında yüzde37, Konya havzasında yüzde 70, Fırat ve Dicle havzasında yüzde 10 suyun tahmini azalma oranları öngörülmektedir. Son 30 yılda Türkiye için önemli bu havzalara düşen yağış miktarı yaklaşık yüzde 25 azalmıştır. Su kaynaklarının yönetimi öncelikli bir konu olmalıdır. Toprak ve suyun kıymeti bilinmelidir. Çölleşme ve kuraklık insanlığın geleceğini tehdit etmektedir. Yeşilimizi, suyumuzu ve toprağımızı korumak birinci ödevimizdir. Çölleşme ve kuraklıkla mücadeleye gerekli önem verilmezse gelecek nesilleri bekleyen en büyük sorun açlık ve susuzluk olacaktır” dedi.
Güme son olarak şu ifadeleri kullandı:
“Yine verilere göre yeryüzünde yaşayan 9 kişiden 1’i açlık sıkıntısı çekiyor. Her 10 saniyede bir çocuk açlıktan, her yıl 12 milyon kişi su kıtlığı ve kirli içme suyu nedeniyle hayatını kaybediyor. İklim değişiklikleri ve hızlı nüfus artışı önümüzdeki 20 yılda su kıtlığı çekeceğimizi işaret ediyor. Çölleşme ve kuraklıkla mücadele insanlık adına hayati önem taşımaktadır. Suyun değerini hayal edin. Edemiyor musunuz? Bugün su içmeyin, yarın da, öbür günde. Sizce kaç gün dayanabilirsiniz? İnsan hiçbir gıda almadan yalnızca su içerek 40 gün yaşamını sürdürebilse de susuzluğa ancak 10 gün dayanabilir. Halınızı yıkamadan kaç gün yaşayabilirsiniz? Ya balkonunuzu veya arabanızı? Ya da şöyle değiştirelim; halınızın ömrü yıkanmadan kaç yıl olur? Peki sizin ömrünüz su içmeden? Lütfen fuzuli su harcarken bir kez daha düşünün. Bencilce, sadece kendiniz için bile düşünmüş olsanız eminim yeterince tasarruf edersiniz ve böylece çölleşme ve kuraklıkla mücadelede büyük bir adım atmış olursunuz. Su gibi aziz olmak istiyorsanız suyun kıymetini bilin!”
