Önce AKP cenahından, 2017 yılı sonuna kadar taşerona kadro gelecek söylemleri geldi. Ardın AKP Genel Başkanı Erdoğan partisinin grup toplantısında 900 bin işçiyi kadroya geçiriyoruz diyerek kamuda taşeron kalmayacak dedi.
Cumhurbaşkanı ile Çalışma bakanı arasında gidip gelen taşerona kadro demeçlerinde daha baştan gördük ki; öyle Erdoğan’ın duyurduğu şekliyle kamuda taşeron bitmediği gibi 900 bin kişi de kadro almıyormuş.
Sonra Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu “Amasız, fakatsız 450 bin kişiye kadro veriyoruz” dedi. Bakan yaptığı açıklama ile hem kamuda herkesin kadroya geçmeyeceği hemde belediye işçilerinin kadrolu değil belediyenin şirketinde taşeronda çalıştığı koşularda şirket işçisi olarak çalışacağını duyurdu.
Amasız ve fakatsız KİT’lerdeki işçilere de, siz kadroya geçemezsiniz dediler.
Ve yine amasız ve fakatsız başta üniversite ve KYK yurtları olmak üzere yemek ihaleleri nedeniyle taşeronda çalışan yemekhane işçilerine siz de kadroya geçemezsiniz dediler. Velhasıl nasıl olsa “900 bin kişiye kadro verdik” diye duyurduk artık ne kadar az işçi kadroya alırsak o kadar iyi dediler ve ihale, statü, çalışma biçimi vs ile “amasız fakatsız” yüz binlerce işçiyi kadroya almadılar. Sınav, güvenlik soruşturması vs ile de giriyor gibi görünenlerin de bir kısmı için kadro bu günlerde gördükleri bir hayal.
Şehir hastanelerindeki taşeron işçiler ya hastanede taşeron çalışacaklar yada kadro ile hastaneden ayrılarak şehir içi yada dışı, nerede görev verilirse çalışacaklar. Tedaviden çok hasta taşıyan golf arabası ve poliklinik girişlerinden koridorlarına kadar reklam panoları, otelcilik hizmetleri müdürlüğü ile şehir hastanelerini yapan inşaat şirketi büyük ortak olduğu için kadrolu işçi çalıştıramıyormuş. Yani 29 ilde 34 şehir hastanesinin işçileri baştan taşeron olarak belirlenmiş ve sözde devletin olan bu hastanelerde devlet kiracı, ev sahibi inşaat şirketi olduğu için “mal sahibi” ucuz iş gücüne dayalı çok iş istediğinden kadro yok diyorlar. Uzun lafın kısası “durmak yok taşerona devam” diyorlar. Kadroya geçeceği söylenen 400 bin kişinin dörtte üçünün sağlık iş kolunda olduğu düşünüldüğünde akla gelen tek söz “taşerona kadroda dağ fare doğurdu” oluyor.
Sonuç olarak ne olursa olsun, AKP “taşerona kadro vereceğiz” diyerek adeta “arı kovanına çomak sokmuş” yada “macunu tüpten çıkarmıştır.” Artık geriye dönme şansı yok.
Şimdi kamudaki tüm taşeronlara ve sendika olma iddiasında olan konfederasyon ve bağlı sendikalarına düşen tek görev “herkese ayrımsız kadro” talebi ile bir araya gelmektir.
“Herkese ayrımsız kadro” talebiyle yanındaki işçi ile birleşmeyen işçi geleceğini kendi elleri ile karartırken, bu talebe kulak tıkayan sendikalarda sendi olma vasfını çoktan yitirerek patronların ve hükümetin emireri olduklarını baştan kabul etmiş demektir.
