Tek sorun ulaşım mı?

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Şehir hastaneleri bir televizyon kanalı ile bakan Lütfi Elvan arasında birkaç haftadır karşılıklı haber ve demeç verme konusu haline geldi. Televizyon kanalı Şehir hastanesinin uzağa yapıldığını ve ulaşımın zorluğundan şikayet eden hasta ve hasta yakınlarını gösterirken Bakan Elvan ise haberin taraflı olduğunu ulaşımda sıkıntı olmadığını söylüyor. Televizyon kanalı hastaların hastanenin içinde yer bulmak için dolaşırken yorulduklarını Bakan Elvan ise hastane içinde dolaşan golf araçlarıyla yapılan taşımayı anlatıyor. Tartışmaya katılan Büyükşehir belediye başkanı Kocamaz ise televizyon kanalının dolmuşçuların dolduruşuna geldiğini söylüyor.

Velhasıl bakan hastanenin büyüklüğü ve ihtişamını anlatırken, Büyükşehir belediye başkanı ise “birliğimize, beraberliğimize zarar vermek isteyenlerin işi” diyerek şehir hastanesini vatan savunması haline getirmek istiyor.

Aslına bakarsanız ulaşım vs şehir hastanelerinin ikincil ve Mersin gibi birkaç ilin sorunudur. Nitekim yapılan haberler sonrası ulaşım sorununun daha da hafiflediği yine aynı televizyon tarafından haberleştirildi. Şehir hastaneleri asıl olarak ülke sağlık sisteminin nereye gittiğinin göstergeleridir. Şunu baştan söyleyelim şehir hastaneleri yerli değil tıpkı et, buğday, saman, mısır, soya gibi ithaldir. İngiliz sağlık sisteminden ithal edilmiştir ama İngilizler sağlık sistemini çökerttiği için vazgeçmişler. Ülkemizdeki adı Kamu Özel ortaklığı olan bu sistem gerçekte tam bir özelleştirmedir. Tüm dünyada herkese nitelikli, ulaşılabilir ve parasız sağlık hizmetinin kamu yani devlet tarafından verilmesinin bir insan hakkı olduğu kabul edilir. Oysaki bu sistem Kamu özel ortaklığı adıyla sağlığı özelleştirmekte ve şirketlere devretmektedir.

Sistem şöyle işliyor. Hükümet bir inşaat şirketine bedava arazi tahsis ediyor. Şirket o arazi üzerine hastane yapmak üzere devleti kefil göstererek bankalardan kredi alıyor. İnşaat bitince sağlık bakanlığı şehirdeki devlet hastanelerini kapatıyor ve devlet tarafından bedava verilen arazide, yine devleti kefil göstererek yapılan şehir hastanesine 25 yıllığına kiracı olarak taşınıyor. Böylece de, iki yıllık kira bedeli karşılığı 122 milyon liraya mal olan Yozgat Şehir hastanesinden 23 yıl hastaneyi yapan şirket hasta garantili olarak para kazanıyor.

Hastaneyi yapan inşaat şirket aynı zamanda tesis içi ve etrafındaki kantin, büfe ve başkaca ticarete konu mağazaları kiraya veriyor. (Otoparklar şimdi ücretli olsalar tepki toplar diye bir süre sonra ücretli olacak) O da yetmiyor hastane etrafı, hatta içindeki koridorlara reklam için bilbord yerleştirip kiraya veriyor.

Oda yetmiyor tıbbi hizmetlerin bile özelleştirilmesinin önü açılıyor. Daha önce temel tıbbi hizmetleri şirketlerden alınacak hizmetlerin dışında tutarken şimdi hepsini şirketlerden alınacak hizmet haline getirdiler. Yapılan düzenleme ile şirketlerden alınacak hizmetlere  “ileri teknoloji ve yüksek mali kaynak gerektiren hizmetlerin” eklenmesiyle başta görüntüleme ve laboratuar hizmetleri olmak üzere pek çok sağlık hizmetinin şirketlerden alınması yöntemiyle özelleştirilmesinin önü açılıyor. Böylece de şirketler bu hizmetleri Sağlık Bakanlığına fatura ederek parasını devletten alabilecekler.

1908 yılında yapılan 40 yataklı Mersin devlet hastanesi ile 2016 yılında yapılan mersin şehir hastanesini karşılaştırarak, büyüklüğü ve ihtişamını anlatanların betonun hasta tedavi etmediğini bilmesi gerekir. Hastalar şifayı yürüyen merdivenden ve golf aracından değil doktoru, hemşiresi, teknisyeni, temizlikçisi bir bütün olarak sağlık ekibinin bilgisi, birikimi ve elinden bulacaklar.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir