Bir ülkede kaliteli yaşam; sağlık, eğitim, ulaşım, iletişim
can ve mal güvenliğinin sağlanması,
Ekonomik ve sosyal güvencesi için iş imkanın olması,
Yaptığı iş karşısında insanca yaşayacak bir ücretin verilmesi ile mümkündür.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 1’inci maddesi Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.
2’nci maddesi de ise; “Toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir” diye ifade edilir.
97 yıllık Cumhuriyet tarihinde ülkemizin yaşadığı sınıfsal, inançsal, kültürel çelişkilerin yol açtığı acı olaylarla yüzleşmek insana felaket yaşatır.
Emek alanında bu ülkede yaşanan 15-16 Haziran olayları.
İnanç ve etnik kimlikten İstanbul’da 6-7 Eylül talan olayları.
Maraş, Çorum, Malatya katliamları.
Sivas’ta 34 canın yakılması.
Dersim, Zilan, Sason ve nice yaşanan trajediler.
Eğitim alanında Köy enstitülerinin kapatılması ile eğitim alanında da ağır bir darbe eğitime vurulmuştur.
Ülke daha önce on yılda bir askeri darbe yaşarken artık sivil siyasi darbeler olağan hale gelmiştir.
Bu yaşanan gerçekler tamamen ülkede demokrasinin varlığını yok eden uygulamalar.Enflasyonun iki haneli rakamları aşarak. Pahalılık ve yoksulluğun çekilmez hale geldiğini gözler önüne serilmiştir. İnsanlar çöplüklerde ekmek arar olmuştur.
1990’ların başında Türkiye’de hayata geçirilen özelleştirme politikasıyla sosyal hukuk devletinin temeline dinamit koyularak patlatılmıştır. Yargı bağımsızlığı hiç bir zaman olmadı. Günümüzde daha da kötüleşti.
Bu ülkede çok sayıda siyasi parti hayatına son verildi. On binlerce siyasi parti, sendika üyeleri cezaevlerinde tutuklandı. Öğretim üyeleri barış istedikleri için KHK yasasıyla işlerine son verildi.
Kadın cinayetleri ve çocuk istismarı başını almış gidiyor.
Halen ülkeyi yönetenler 80 milyonun gözüne baka baka dünyada “örnek ülkeyiz” diyorlar.
Bir avuç zengin lüks içinde yaşarken 75 milyon sefalet içinde diyebiliriz.
Bu yoksulluk ve işsizliğin temel sebeplerinden biri ülkede demokrasinin olmamasıdır. Demokrasi ve barış ortamında üretim gelişir. İnsanlar refah ve barış içinde yaşar.
Türkiye’nin yaşam standardı ile Yunanistan’ı kıyaslamaya gerçekten çekiniyorum desem yalan değil.
Türkiye’de kişi başına düşen 8.872 dolar.
Yunanistan’ın 18.377 dolar.
Türkiye’nin satın alma paritesi 18.884 iken
Yunanistan’ın 24.502
Enflasyon Türkiye’de 7.2 gösterilirken
Yunanistan’da 2,2’dir.
Bu istatistik bilgiler internette gösterilmektedir.
Kentleşme ve yeşil alan çevre ve tarihi varlıkları koruma hassasiyeti, Yunanistan’da kat be kat korunmaktadır. Halfeti, Zeugma ve insanlığın 12 bin yıllık tarihi olan Hasankeyfler gibisi dünyanın hiçbir ülkesinde tarihi miras katledilmemiştir.
Bu anti demokratik sistem oldukça yaşam felç kalacaktır.
İnsanca yaşayacak bir düzenin yol haritası barış ve demokrasidir.