Adalet Bakanlığı verilerinden çıkarılan sonuçlara göre:
Cezaevi nüfusunun artış oranı, Türkiye nüfusunun artış oranının 12.5katıymış.
Türkiye de tutuklu ve hükümlü sayısı son beş yılda yüzde 69 oranında artarak 229 bin 290’a yükselmiş.
Cezaevlerinde kapasiteden 22 bin 360 fazla tutuklu ve hükümlü bulunuyormuş.
Değerli Arkadaşlar, Can Dostlar, Sevgili Okurlar; bu verileri adalet bakanlığı da söylemiş olsa: YALAN İNANMAYIN HEPSİ YALAN.
Doğrusu şudur: Hepimiz biliyoruz ki ülkemiz, adaletin, hukukunhakim olduğu demokrasiyle yönetilmektedir. Vatandaşlarımızın tamamıkardeşçe huzur içinde yaşamaktadır. Burada verilen rakamlar çok ama çok abartılıdır. En azından ben böyle düşünüyorum, olmamalıdır diyorum, sabırla yazıyı sonuna kadar okursanız sizin de bana hak vereceğinizi umuyorum.
Bakın, şu rakamları da adalet Bakanlığı söylüyor:
Türkiye’de cezaevi sayısı: 384’müş.
Toplam da cezaevlerinin kapasitesi: 207.339’muş.
Hükümlü sayısı: 141.802’miş.
Tutuklu sayısı: 207.339’muş.
Toplam dacezaevlerindekilerin sayısı:229.790’mış.
Değerli Arkadaşlar, Can Dostlar, Sevgili Okurlar; böyle bir şey olabilirmi çözemedim. Bir ülkede insanlar, beşer, onar, guruplar halinde, akın akın cezaevlerine gider yatar mı?.. Bakanın amacını anlayamadım. Cezaevlerine bu kadar çok insanın girmesi için ya vatandaşların çıldırmış olması ya da iktidarın çıldırmış olması gerekir. Ortada böyle bir çıldırma hali olmadığınagörebu da YALAN İNANMAYIN HEPSİ YALAN.
Doğru olanı şudur: Ülkemizde yaşayan herkes; insan yaşamının, özgürlüğünün, onurunun korunduğu, insan gereksinimlerinin hakça karşılandığı barış ve kardeşlik ortamında yaşayıp gidiyor. Gazetecilerimiz istediği haberi yapmakta, istediği yazıyı özgürce yazabilmektedir. Bilim insanlarımız, akademisyenlerimiz bağımsız ve özerk üniversite ortamındaçalışmalarını sürdürmektedir. Seçimle gelenler,yine seçimle gitmektedirler. Cezaevlerinde hiç siyasi tutuklu yoktur. Ülkemizde yasak diye bir şey söz konusu değildir… Bunlar külliyen yalandır. Bundan dolayı, öyle akın akın cezaevine girmek için hiçbir nedenyoktur.
Yine adalet bakanı açıklamış, şu rakama bakın insan okuyunca utanıyor:
Türkiye’de adli tutuklu, yani siyasi olmayan tutuklu,(cinayet, gasp, hırsızlık, dolandırıcılık gibi suçlar) sayısı: 163.618’miş.
Ne korkunç bir durum!.. Yüzlerce, binlerce katil, gaspçı, hırsız, dolandırıcı etrafımızı sarmış, bizler onların arasında kalmışız da haberimiz olmamış. Yok yok olamaz, koskocaman bir toplum bu kadar “kör-sağır-dilsiz” olamaz. Ben görmesem sen, sen görmesen o görürdü ya da, biz görmesek siz, siz görmeseniz onlar görürdü. Görürdük yani… Görünce de boş durmazdık, elbet bir şeyler yapardık canım. Ne bileyim ben, örnek olsun diye söylüyorum.
“Katil vaaaar”
“Gaspcıvaaar”
“Hırsız vaaar”
“Dolandırıcı vaaar” Gel vatandaş geeel derdik.
Bağırırdık. Sonra vatandaş gelirdi, hep birlikte bağırırdık. Hatta bunları adalet bakanı görse ilk önce, en başta o bağırırdı, yakalayın, tutun, kaçırmayın, sınır kapılarını kapatın derdi. Yoksa bakanın yukarıda söylediği rakam çok fazla çok, bakana bu rakamı söyleten şey nedir?.. Kandırılmış olabilir mi?..Sonra MEB verilerine göre 193 üniversitemiz varmış. Sonra Diyanet İşleri başkanının verilerine göre 86 bin 762 camimiz varmış. Bu kadar üniversitesi, bu kadar camisi olan bir ülkede, bu kadar çok katil, gaspçı, hırsız, dolandırıcı olabilir mi?.. Şimdi içinizden bazılarınız “camiler çoğaldıkça bunlar da çoğalıyor” diyecek. Sakın ha arkadaşlar sakın, bu düşünce yanlıştır. Doğrusunu hemen söyleyelim. Camiler çoğaldıkça bunlar çoğalıyor değil, bunlar çoğaldıkça camiler çoğalıyor. Verilen rakamın ne kadar büyük olduğunu anlaya bilmek için bir aynanın karşısına geçerek saymaya başlayın.
Bunların toplam sayısı kaçtı: 163 bin 618’miş.
Önce kolay olsun diye onar onar sayın, yoksa saymakla bitmez.
10 katil, 20 katil, 30 katil, 40 katil 50 katil… Binlere ulaşması için daha çok saymak gerek.
Gaspçıları ellişer ellişer sayın:
50 gaspçı, 100 gaspçı, 150 gaspçı, 200 gaspçı, 250 gaspçı, 300 gaspçı… Binlere ulaşmak için daha çok sayılacağı görülüyor.
Hırsızları yüzer yüzer sayın:
100 hırsız, 200 hırsız, 300 hırsız, 400 hırsız, 500 hırsız… Ne kadar ürkütücü değil mi?
Dolandırıcıları beş yüzer beş yüzer sayın:
500 dolandırıcı, 1000 dolandırıcı, 1500 dolandırıcı, 2000 dolandırıcı,2500 dolandırıcı…Of ulan of, çok fazla çok. Eğer bir gün güzelim ülkemizin adı: Katiller ülkesi, gaspçılar ülkesi, hırsızlar ülkesi, dolandırıcılar ülkesi gibi bir isimle anılmaya başlarsa, o zaman görürsünüz siz…
Değerli Arkadaşlar, Can Dostlar, sevgili okurlar; bu söylenenler, bu rakamlar doğru olabilir mi?
Tüm bunlarla bir ülke yaşayabilir mi? Bunlar YALAN İNANMAYIN HEPSİ YALAN.
İşin doğrusu şudur: Ülkemiz, ahlaklı bir ülkedir, gerçekten demokrasiyle yönetilmektedir. Ülkemizdeinsanlar ahlak için değil, ahlak insanlar için vardır. Herkes iş- aş sahibidir, evsiz-barksız kimse yoktur. Çıkın bakın sokaklarında hiçbir dilenci yoktur. Sokakta yatan bir vatandaşa rastlayamazsınız. Herkes refah içinde mutlu yaşamaktadır. Çünkü vatandaş devlet için değil, devlet vatandaş için vardır.
Diyeceğim o ki; doğruların yalan, yanların doğru olduğu yerdeyiz!..