YANLIŞ SORU YANLIŞ MUHATAPLAR

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Para peşinde koşanı kadar, düşünceyi tedavüle sokup pazarlamayı meslek edinmiş tefeci bezirganı bol bu toprakların insanını anlatan yerinde bir Arap atasözü var: “Kesbsiz Ta o kadar cehl olamaz, cehlin ol mertebesi sehl olamaz”. Türkçesiyle akılsız insan bu kadar cahil olamaz, cehaletin bu denlisi şüphesiz masumane değildir. Kimilerinin baskın dediği, benimse zorunlu seçim olarak tanımlamayı tercih ettiğim merasim başladığından bu yana, eski bir şarap yeni kadehlerde tekrardan sofraya konur oldu. Soru(n) şu: Başkanlık seçimi ikinci tura kalır da iktidardaki parti ve reisi çözüm sürecine dair yeşil ışık yakarsa Kürtler reise oy verir mi?  Ya da daha acımasızı, ikinci turda Kürtler muhafazakar ve dindar oldukları için AKP adayına oy verirler (mi)?  Bu, seçimlere ilişkin meraklı akılların ürettiği bir sorunun ötesinde, Halkların Demokratik Partisi ve onun seçmen tabanına yönelik hiç de masumane olmayan totaliter bir akıl yürütmenin ürünüdür.

Ruhları ve zihinleri devlet aklının kibri ile şekillenmişlerin, Kürtlere potansiyel suçlu muamelesi yapan “sığ devlet”  – kesinlikle derin devlet değil ve hiç olmadı- ile beraber hareket edip/onun gibi düşünüp, hiç de masumane olmayan bu soruyu sormalarına yol açan kibir nereden kaynaklanıyor merak konusudur. Şeytana pabucu ters giydirmeye hevesli totaliter bir zihnin ürünü olan bu soru, aslında cevabı beklenen bir sorudan çok, soranın meramını anlatan bir ifadedir.  Üstelik bu soru yeni de değil ve Kürtlerin kahir ekseriyetinin muhafazakar/dindar olduğu, sosyal demokratların ilerici olduğu gibi jakoben laik bir tevatüre dayanıyor. Sosyal demokrat dostlar bu soruyu 16 Nisan 2017 Referandumu öncesi de, 2014 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de Kürtlere ve HDP’ye sordular.  Halkların Demokratik Partisi bu soruya 2014’de Selahattin Demirtaş’ın dilinden “Seni Başkan Yaptırmayacağız”  ile yanıt verdi ama kendisini sosyal demokrat olarak tanımlayan partiye gönlünü ve meylini vermiş dostlar ikna olmadılar.  Ve yine hatırlatmakta yarar var ki, 2017 referandumu öncesinde, sosyal demokrat dostların onca spekülasyonuna rağmen ve iktidarın çabalarına, çözüm sürecini dahi tehdit unsuru olarak kullanmasına rağmen HDP ve Kürt seçmen “hayır” da inat etti. Bedeli ağır oldu: Çözüm süreci buzdolabına kaldırıldı, on binlerce partili gözaltına alındı, tutuklandı, belediyelerine kayyum atandı, milletvekillerinin CHP’nin de desteğiyle dokunulmazlıkları kaldırıldı, tutuklandı, partinin eş başkanları cezaevlerinde rehin tutuluyor!  Şimdi, hala seçim ikinci tura kalırsa Kürtler reise oy verir mi sorusunu sormak da neyin nesi? Kürtler, siz demokrat/aydın/laik/ilerici kibrinden kırılan güruha kendisini ispatlamak zorunda mı ki?

Bir kasabın kendisi hakkındaki düşüncelerini ifşa edişinden yola çıkarak, kasap hakkında bir kanıya varamazsınız diyor ya hani sakallı amca; sizin de kendinizi demokrat/ilerici/laik olarak tanımlamanız gerçekte öyle olduğunuz anlamına gelmez, bunu siyasal pratiğiniz faş eder. Kürtlerin dindarlığı ve/veya muhafazakarlığından sürekli dem vurmanız bir yana, tarihsel pratik Türkiye sosyal demokratlarının ilerici olduğu söylencesini  “millet ittifakı” gerçeği ile alaşağı etmiştir. Yanlış sorular soruyorsunuz, ama bu bir yanılgının ürünü olmaktan ziyade siyasi arenada işgal ettiğiniz pozisyonun nesnel dayanaklarından kaynaklanıyor. Böylesi bir soru üzerinden insanı düşünmeye ve düşüncelerini ifşa etmeye iten akli melekelerden ziyade böylesi bir aklın biteviye beslendiği devletçi-totaliter nesnel dayanaklardır. Yanlış sorular soruyorsunuz ve muhataplarınız da külliyen yanlış. Eylemiyle söylemiyle, fikriyle zikriyle ve çoklu/çoğulcu yapısıyla solda duran HDP’yi elinin tersi ile itip, hem kadroları hem tabanı kemikleşmiş milliyetçi/ırkçı/radikal İslamcı partilerle ittifak yapmak da neyin nesi? Neden bu kemikleşmiş sağ seçmenden defalarca denediğiniz halde dikiş tutmayan oy devşirme sevdanız? Birinin oyları yüzde ikiyi bile geçmeyen, diğeri hakkında yüzde beş ile yüzde yirmi beş arasında spekülasyon yürütülen iki radikal sağ partiyi sıfır baraj ittifakı ile parlamentoya taşımak size ne kazandıracak? Tek derdiniz reisi alaşağı etmek mi? Peki ya sonrası? Vaat ettiğiniz demokratikleşmeyi gerçekleştirmeye kalktığınızda size sonuna kadar destek verecek olan Halkların Demokratik Partisi’nin yanında, bu partilerin desteğini alabilecek misiniz? Bu ittifak parlamentoda da devam edecek mi? Doğru sorular bunlar ve muhatabı sizsiniz! Bunca vahamet ortada dururken, hala dericinin elinde kösele misali aynı soruyu bir kez daha sormak ve hatta HDP seçmeninin ikinci turda reise oy vereceğini iddia etmek, işlediğiniz bu tarihsel günahtan arınmanıza yaramayacak.

Ve dahası ve asli soru şudur: siz ikinci tura kaldığınızda Kürtler’e demokratik açılım, barış, anadilde eğitim üzerinden somut adımlarla mı gideceksiniz, yoksa anadilde eğitim pedagojik bir sorundur gibi hamasi lafazanlıkları mı sürdüreceksiniz? Soru çok basit: HDP’nin seçmeni ikinci turda neden size oy versin? Ziyadesiyle sert serzenişler olduğunun farkındayım ama dost acı söyler diyelim. 25 Haziran sabahına uyandığınızda ve sonrasında, asgari bir demokrasinin yerleştirilmesine ön ayak olmak yerine, bu topraklarda barbarlığın kökünü sağlamlaştıracak olan bu tarihsel ve vahim hatanın ceremesini şimdiden Halkların Demokratik Partisine ve onun kahir ekseriyeti Kürt olan seçmenine yüklemeye kalkışmak sizleri aklamayacak.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir