Başarısız darbe ülkemiz gündemini allak bullak ettiği gibi, yaşamı da allak bullak etti. Düşünülüyor mu 50 bin kamu personelinin işten el çektirilmesi takibata uğratılması ne demektir. Bu ülke bunu nasıl sindirebilecek. Tasavvur edilmesi zor bir olay… Bunun yanı sıra benim üzerinde durmak istediğim konu daha başkadır.
Görevden alınan ve tutuklanan Generallerin büyük bölümü, Bölgede görev yapanlardır. Ve zatı muhteremler başta Roboski de günlük nafaka peşinde olan sivil masum insanları havadan bombalayıp parça parça etme olayı olmak üzere, Kürt’lerin yoğun yaşadığı Sur, Cizre, Silopi, Yüksekova, Şırnak, Lice Varto ve isimlerini saymakta zorluk çektiğim bir çok kenti yakıp, yıkarak yerle bir eden Paşa’lardır. Bunların birçoğu sivil otorite tarafından taltif edilmişlerdir. O zaman “Destan yazan Mehmetçik”lerdi. Şimdi ise belki de çocukları yaşındaki ve otoritenin göz bebeği olan polislerce işkence edilerek kulakları bantlanan ve görünür şekilde vücutları yara bere halinde ve kendilerine normal kelepçeler layık görülmeyip daha fazla eziyet versin diye plastik kelepçeler takılarak aşağılanıp teşhir edilmişlerdir.
Ne demişler. “Men dakka dukka” (Eden bulur) “Alma mazlumun ahını çıkar aheste, aheste” ( Pek ahesteye kalmadı oldukça erken zuhur etti Bu da Allah’ın bir hikmeti olsa gerektir)
Yargılanmaları sırasında kendilerini nasıl savunacaklarını bilmiyorum. Belki de “Ben emir kuluyum” sivil otorite emir verdi bende emri yerine getirdim diyeceklerdir. Ve bu savunmanın ne derece kabul edilir olacağını kestiremem. Ancak bu tür savunmanın Ruzi Mahşer de kabul göreceği pek ihtimal dahili olacağını sanmıyorum. Zira Cenabı Zül Celalin onları şimdi düşürdüğü durumu göz önüne alarak söyleme cüretin de bulunuyorum.
Bu bakımdan yapan eden bulur diyor ve onlar icracı olarak yaptıklarının cezasını çekecekleri gibi, darısı onlara emir veren diğer otoritenin başına olsun derim.