ABD’nin Hiroşima şehrine atom bombası atarak yüzbinlerce kişiyi katletmesinin üzerinden 73 yıl geçmesine rağmen, insanlık tarihinin en korkunç saldırısının hafızalardan ve yüreklerden silinmediğini anımsatan Mersin Barosu Başkanı Av. Bilgin Yeşilboğaz, nükleer silahsızlanmanın önemine dikkat çekti.
HABER MERKEZİ
Mersin Baro Başkanı Bilgin Yeşilboğaz, 6 Ağustos 1945 tarihinde ABD’nin Japonya’nın Nagasaki ve Hıroshıma kentlerine nükleer bomba atması ve yaşanan büyük felaketin yıldönümü nedeniyle açıklama yaptı. Yeşilboğaz, “Bundan 73 yıl önce 6 Ağustos 1945’te insanlık tarihinin en korkunç saldırısı yaşandı. 2. Dünya Savaşı’nın en karanlık yüzü olan Hiroşima katliamında, ABD savaş uçakları Japonya’nın Hiroşima kentine, ‘küçük çocuk’ adı verilmiş atom bombası attı. Katliamda şehrin yarsından fazlası yok olmuş, ilk beş yılda 200 bin insanın ölümüne, on binlerce insanın da sakat kalmasına neden olmuştur. ABD’nin Hiroşima şehrine atmış olduğu atom bombası sadece Japonları öldürmedi, insanlık öldü” diye konuştu.
‘SOYKIRIM VE UTANÇ GÜNÜ’
Atom bombasını kullanılarak on binlerce sivilin öldürülmesi tarihe büyük bir insanlık suçu olarak geçtiğini belirten Yeşilboğaz, “Bu sebeple 6 Ağustos insanlık tarihi açısından bir “soykırım” ve “utanç” günü olmalıdır. Nükleer silahlar insanlığın varoluşunu tehdit etmektedir. Dünya üzerinde bombayla egemenlik kurabileceğine inanan devletler, milyonlarca insanın her 6 Ağustos’taki çığlığına kulak tıkamamalıdır. Nükleer silahsız bir dünya istiyoruz” dedi.
Yeşilboğaz, “Yüz binlerce sivilin öldürüldüğü saldırılar, atom bombasının ve savaşın karanlığını gösterirken, akıllarda usta Şair Nazım Hikmet’in Kız Çocuğu şiiriyle kalacak:
Kapıları çalan benim, kapıları birer birer.
Gözünüze görünemem, göze görünmez ölüler.
Hiroşima’da öleli oluyor bir on yıl kadar.
Yedi yaşında bir kızım, büyümez ölü çocuklar.
Saçlarım tutuştu önce, gözlerim yandı kavruldu.
Bir avuç kül oluverdim, külüm havaya savruldu.
Benim sizden kendim için, hiçbir şey istediğim yok.
Şeker bile yiyemez ki kâat gibi yanan çocuk.
Çalıyorum kapınızı, teyze, amca, bir imza ver.
Çocuklar öldürülmesin şeker de yiyebilsinler”