ZOR BİR SORU? / ATİLLA GÜNEY YAZDI

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

Sorunun kolayı olmaz ama saçması olur. Siyaset biliminde belki de en saçma olanı, sizi ısrarla ve inatla bir tanım yapmaya zorlayan  ‘siyaset nedir?’ sorusudur.  Oysa “siyaset niye yapılır?” veya “siyaset neden ortaya çıkmıştır? en doğrusu olmasa da doğru sorulardan bir tanesidir. Kuşkusuz bu sorulara, ‘…kamu yararı için …’, ‘halk için halkla beraber halk tarafından…’ gibi akla ziyan ve hatta  “osuruktan tayyare selam söyle o yâre”  türü yanıtlar da verilebilir.

Siyasetin asli vazifesi iktidar mücadelesi değildir. Bu sosyal bilim tarihinde görüp görebileceğiniz en kuyruklu yalandır. Ve boşuna kurgulanmış bir yalan da değildir hani. Siyaset, ortaya çıktığından bu yana, aslen toplumsal yaşamı birbiriyle alakası olmayan, her birinin kendine ait işleyiş mantığı olan farklı alanlara bölmeyi vazife edinmiştir. Ve bu zorlu göreve ilk önce devleti, ezeli, toplumun üstünde ve dışında bir “varlık” gibi servis ederek başlar. Bu bütün ideolojilerin ansıdır. İlle de bir tanım yapılacaksa siyaset en büyük ve kapsamlı ideolojidir.

Siyaset, bütün bu görünürde eşitlik, adalet ve hatta özgürlük ve dahi demokrasi için verilen mücadeleleri yücelterek, özdeki temel eşitsizliği maskelediği için ideolojidir.

Siyaset ideolojiye eşdeğerdir çünkü sokaktaki insana ne kadar gereksiz ve yönetilmeyi hak ettiği hissini boca ederken, ortalama anlama yetisi olan her bireyin siyaseten yapabileceği şeyleri, alabileceği kararları ulvileştirerek lider kültü, büyük siyasetçi algısı yaratır. Siyasetin en büyük yalanı karizmatik lider söylencesidir.

Ve belki de hepsinden önemlisi hem pratik siyaset hem de siyaset kuramı/siyasi düşünce, bize siyaset üzerine kafa yorarken asla görünür olanın ardına bakamayacağımız sınırlar çizer, düşünme mantıkları dayatır, hazır kavram setleri önümüze sunar. Bunların dışına çıkma! Canın yanar!

Bu biraz, bir gölge oyunu içinde seyirci rolündeki gölge karakterlerin başka bir oyundaki karakterlerin gölgesinin gölgesini izlemesi ve herkesin kendisini gerçek sanması gibi bir şey.

Bu öğreten adam modunda başlayan ilk yazıyı dilerseniz eğlenceli bir soruyla bitireyim: “Memleketin son on beş yıllık siyasi macerasını öyle bir analiz edin ki, bu analizin içinde reis, akp, cumhurbaşkanı, neo-liberalizm, Recep Tayyip Erdoğan, başbakan, din, laiklik kavram, tanım ve isimleri geçmesin.

Bu zor, verili siyasi mantığın, hazır kavramların, komplo teorilerinin ötesine geçmeye zorlayıcı, yanıtı ararken canımızı yakacak bir sorudur.

Hadi bakalım size kolay gelsin bana hoş buldum…

 

 

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir